Halbuki kadınların itirazları, örgütlenmeleri, direnme yöntemleri, erkeklerin de içlerindeki tanrılarla nasıl mücadele edebileceklerinin rehberi gibiydi. Kadın ve erkek arasında sahici bir bağın kurulması; ancak bu rehberliğe güven duyan erkeklerle mümkün olabilirdi
Değişim zorunluluğu adına özsel olanlardan kolayca vazgeçersek, yapıp etmeye çalıştıklarımızın, uğraş ve hedeflerimizin ne olduğu belirsiz bir balçık halini alması neredeyse kaçınılmazdır
Zorunlu göçler ve kentsel dönüşüm süreçlerinde yaşanan kent kimliği sorununu toplumsal hafıza simgesi olan "tandır kültürü" boyutunda değerlendirirken kadının mekanın bir öznesi olduğunu ve mekanı dönüştüren başat aktör olduğunu bir kez daha gördük