Kadıneki Yazı,

Bir toplumsal hafıza simgesi


Berivan Güneş-02 Tem 2023

Zorunlu göçler ve kentsel dönüşüm süreçlerinde yaşanan kent kimliği sorununu toplumsal hafıza simgesi olan "tandır kültürü" boyutunda değerlendirirken kadının mekanın bir öznesi olduğunu ve mekanı dönüştüren başat aktör olduğunu bir kez daha gördük

Kent, insanın yaşamını düzenlemek üzere oluşturduğu ve yaşamını çerçeveleyen en önemli, en büyük fiziki yapıdır. Kent, insanlar arasındaki ilişkilere ve toplumsal yaşama biçim verir. Bu yoğun ilişkiler sistemi içinde kentin temel yapı taşı “ev”dir. Ama elbette kenti kent yapan yalnızca evler değildir, kentleri diğerlerinden ayırt eden ve kendine özgü niteliği ile tanımlanmasını, adlandırılmasını sağlayan pek çok değişken vardır. Lynch (1981), kentleri farklılaştıran bu özelliklerin kentin kimliğini oluşturduğunu söyler. Kentin kimliğini oluşturan, onu diğerlerinden farklılaştıran, doğal, sosyal ve yapılı çevre arasındaki ilişki ve etkileşimlerdir.

Kent kimliğini, doğal çevre koşulları ve sosyal çevreden temel alan kültürel yapı ile yapılı çevre birlikte üretir. Kentsel mekanlar toplumsal ve sosyal ilişkiler ağıyla kendini dönüştürür ve yeniden var eder. Kentlere mikro ölçekte baktığımızda toplumsal hafıza simgelerinin bir mekanı ve üst ölçekte bir kenti nasıl şekillendirdiğinin önemini unutmamak lazım.

Toplumsal hafıza simgesi olarak; kentsel dönüşüm süreçlerinden etkilenen kadınların mekânsal sorunlarını ve mekanı şekillendirmeleri üzerine “tandır kültürünü’’ TOKİ gibi güçlü, köklü bir sistemi delerek tekrardan yaşamlarına dahil etmelerini ve zorla köy boşaltmaları döneminde gittikleri büyükşehirlerde yeniden tandırları inşa ettikleri bu  süreçlere göz atacağız.

Tandır kültürünün tarihsel süreci nedir peki;

Tandır kültürü; Anadolu’da Neolitik Çağ’a dayanır. Yerleşme ve konut tiplerinde pişirme, ısı kaynağı ya da kurban ateşi için tandırların kullanıldığı arkeolojik kazılarla bilinmektedir (Naumann, 1985). 5 bin yıllık çok büyük bir geçmişe sahip ve insanlığın geleneksel mirasının önemli bir parçası olma niteliğinde olan bir kültürdür. Gelişen teknolojiye rağmen, bin bir emek ve zahmetle üretilen tandırlar günümüzde kadınların el emekleri ile yaşatılmaya devam edilmektedir. Birçok bölgede kadınlar için bir ekonomik gelir kaynağı olan tandırlar, sadece üretimin yapıldığı yer değil aynı zamanda kadınların sosyal yaşamda rol aldığı en önemli alanlardan biri haline gelmiştir. Tandır alanında üretim için buluşan kadınlar sadece evi içi sorunları değil komşularının yaşadıkları sorunları konuşup sosyalleştiği, birbiri ile iletişim halinde oldukları sürekliliği olan, sorunlar karşısında çözüm bulmak için konuştukları bir toplumsal dayanışma ve örgütlenme ağı olmuştur. Bunun örneklerini İzmir-Kadifekale, Mersin-Akdeniz-Toroslar, Hatay, Van, Mardin ve daha birçok kentte görebilmekteyiz.

1980'li yılların sonunda Kurdistan'da zorla köy boşaltmaları süreçleri yaşandı. Bu süreçlerde Kürtler köyünü, evini, toprağını ve birçok kültürel değerleri arkalarında bırakarak mecburi bir göçe tabi tutuldu. Büyükşehirlerde zorlu yaşam koşulları arasında varlık-yokluk savaşı verildi. Kentlerin belirli bölgelerinde mahalle ölçeğinde yerleşmeler ve yeniden kendini var etme süreci başladı. Bu süreçlere baktığımızda özellikle kadınların mekanda tekrardan kültürlerini var etmek için ayrı bir emek harcadıklarını birçok kent mekanında görebilmekteyiz. Özellikle İzmir-Kadifekale ve Mersin-Akdeniz ilçelerine baktığımızda kentsel yapılaşma ile beraber mahalle kültürünün yaşatıldığı yerlerde tandırların yeniden inşa edildi. Bu yeni yerleşim yerlerinde inşa edilen tandırlarda hem bir emek boyutu ortaya çıktı hem de bir kültür yaşatılmaya devam edildi. Yıkılıp yakılan köylerden büyük kentlere göç ettirilen Kürtler, mekansal simge ve toplumsal değerlerini kadınlar ile birlikte yeniden inşa ettiler. Tandır kültürü bir toplumsal hafıza simgesidir derken aslında tam da bundan bahsediyoruz. Farklı bir coğrafyada yeniden kendini “var etmek” mekanı sosyolojik ve kültürel değerlerine göre yeniden  şekillendirmektir.

İzmir-Kadifekale

Bir başka örnek ise kentsel dönüşüm süreçlerinde yaşanmaktadır. Maalesef yaşanan son süreçlerde Kurdistan coğrafyası başta olmak üzere Türkiye’de yapılan kentsel dönüşüm projelerinde bölgenin sosyo-kültürel yapısı göz önünde bulundurulmadan tek tip yapılaşma modeli uygulanmış, kent kimliği dediğimiz bu gibi toplumsal hafıza simgeleri yok olmaya terk edilmiştir. Çatışmalı süreç sonrası Kurdistan’da kentsel mekanlarda hem fiziksel hem de kültürel boyutta dönüşümler yaşanmış ve yaşanmaya da devam etmektedir. “Güvenlik” adı altında birçok kentimizin kimlikleri değiştirilmeye çalışılmış, kentlere farklı bir misyon verilerek turizm adı altında pazarlanmaya çalışılmıştır. Yaşanan çatışmalı sürecin kadınlar ve çocuklar üzerindeki yıkıcı, yok edici etkisine rağmen kadınlar toplumsal yaşamın inşasını bu süreçle eş zamanlı ilerletmişlerdir.

Kadınlar yeniden yaşamı örüyor…

2015 yılının sonlarına doğru Kurdistan coğrafyasında çatışmalı süreçlerden sonra acil kamulaştırmalar ile kentsel dönüşüm projeleri uygulanmıştır. Sosyo-kültürel yapısı oturmuş olan Nusaybin'de kadınların mahalle ve tandır kültüründen TOKİ’lere geçiş sürecinde yaşadıkları mekânsal sorunları ve en önemlisi de mekânı gündelik hayatlarına göre şekillendirmelerine bakabiliriz. Yerle bir edilen bir kentten yeniden toplumsal bir inşanın mümkün olabileceğini betonlar arasında yeşertikleri bostanlar ve kadınların elinde şekillenen tandırlar bize gösterdi. Beyaz bloklar arasında yeşilenen bahçeler, tandır başlarında kadın dayanışması ve canlanan sokaklar bize bir kez daha mekanda kadının etkilerini gösterdi.

Beyaz blokların arasında tandırların inşası ile birlikte kadınlar mekanı hem kullandı hem yeniden şekillendirdi hem de toplumsallık kazandırdı. Parçalanan komşuluk ilişkileri tandırların etrafında kendini yeniden var etti. İki metrekarelik bir alan, bir kente yaşam alanı oldu. 

Zorunlu göçler ve kentsel dönüşüm süreçlerinde yaşanan kent kimliği sorununu toplumsal hafıza simgesi olan "tandır kültürü" boyutunda değerlendirirken kadının mekanın bir öznesi olduğunu ve mekanı dönüştüren başat aktör olduğunu bir kez daha gördük.

Kadınlar, klandan kentlere yaşamı ören direngen damarlardır. Birçok kültürel hafızayı genlerinde taşımaktadır. Bu nedenledir ki kentlerin şekillenmesinde, kültürel değerlerin yeniden varolmasında ve toplumsal yaşamın inşaa sürecinde başat aktör olur.

Toplumsal hafızayı kadınlar inşaa edecek…

Her daim doğa ile bütünleşik yaşayan kadın, bunca baskı ve sınırlara rağmen mekanı şekillendirerek hem toplumsal hafızayı diri tutmuş hem de ekolojik bir yaşamı da mümkün kılmıştır.

Tandırlar kadınlar için sadece bir kamusal mekân değil, aynı zamanda ev içi ekonomisine destek olmak için kullandığı bir araçtır. Bu yüzden; özellikle son yıllarda yapılan büyük ölçekli mekânsal değişimlerde ve kentsel dönüşüm projelerinde kadınların yaşam alanlarının nasıl tasarlanması gerektiği, evde üreten kadınlar için üretim alanları ve ürünlerini güvenle satabilecekleri mekanların tasarlanması, tandır kültürü için “tandır evleri” projelerinin desteklenmesi ve kadınların mekânsal değişim süreçlerine katılmaları büyük önem taşımaktadır. Kağıtlar üzerinde kararlar yerine kent mekânında kadınlar ile birlikte dönüşümlerin yapılması ve tasarımlar ile kadın dostu kentler inşaa edilmelidir. Mekânın en önemli kullanıcısı olan kadınların yeniden inşaa sürecine dahil edilmesi toplumsal hafızamızı ve kent kimliğimizi yeniden var edecektir.


Etiketler : Kadın emeği, TOKİ, toplumsallaşma, emekçi kadınlar, kürt kültürünün deformasyonu, Tandır, tandır kültürü, kentsel dönüşüm,


...

Berivan Güneş