Yaşamanın direnmek ile özdeş olduğu bir coğrafyadan bu yazıyı kaleme alıyorum. Coğrafyanızın bütün anlamlarını kuşanan bir sözcük; direniş. Yaşamın ta kendisi... Varoluşun erdemli duruşu. “Yaşamak direnmektir” cümlesi ile başlayan çağın en büyük özgürlük hareketinin manifestosu
'Direniş, arşivleme, belgeleme, hatırlama ve referans verme, Kürtler olarak sadece var olmak için sürdürdüğümüz mücadelemizin ayrılmaz bir parçasıdır. ...Jiyan'da yaptıklarımız, kolektif bir toplum olarak vatansız varoluşumuzun kadın seslerini korumaya, erkeklere verdiğimiz kadar değer verirsek elde edilebileceklerin yanında çok küçük kalır.'
AKP iktidarı yirmi yıldır kadınların patriyarkaya direnişini durdurmak, engellemek için politika üretiyor ancak başarılı olamıyor. Kadınların bizzat evdeki erkek egemenliğine gösterdiği direniş sokaklarda ve işyerlerinde cinsel tacize karşı mücadeleye dönüşürken, işçi direnişlerinde patron temsilcilerinin cinsel tacizlerinin ifşası, eşit işe eşit ücret talebi olarak dile geliyor
Varlığımızı inkar eden devletler tarafından yaşanmış tarihimiz silinmiş Kürtler olarak, acımız hakkında yazılan her kelime hayatta kalmaya devam ettiğimizin bir kanıtıdır