Kadıneki Yazı,

Özgürlüğümüz için ‘Tecridi Kıralım’


Dersim Dağ-11 Şub 2024

Abdullah Öcalan şahsında tecrit edilmek istenen halklardır ve tecrit politikasıyla yok edilmek istenen de kadınların, gençlerin özgürlük arayışıdır. Tecrit derinleştikçe özgürlükler kısıtlanıyor, demokrasi yerini faşizme bırakıyor. Faşizmin ilk hedefi de kadınlar oluyor. Dikkat edelim; tecridin derinleşmesi ve faşizmin artmasıyla kadın özgürlük mücadelesine ve kazanımlarına saldırılar artmıştır. Kadınlar her kesimden daha fazla toplumdan tecrit edilmeye ve itaat ettirilmeye çalışılmıştır

Kürt kadın hareketi kendisine dönük yürütülen tüm özel savaş politikalarına karşı kadın özgürlük mücadelesini durmaksızın sürdürüyor. "Jin Jiyan Azadî" sloganını dünyanın dört bir yanında yankılandıran Kürt kadınları, Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü paradigmasıyla mücadelesine devam ediyor. En somut kazanımları arasında yer alan Eşbaşkanlık sistemi ve Rojava kadın devrimi ise tüm dünya kadınlarına ilham ve mal olmuş durumda. Elbette Kürt kadınları büyük emekler ve bedeller sonucu bu kazanımları elde etmiştir ama hatırlatmak gerekir ki Özgür Eşyaşam Modeli’nin, Rojava Devrimi’nin ve daha onlarca kazanımın asıl yaratıcısı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dır. Tüm dünya halklarının ve kadınlarının demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmayı benimsemesi ve kazanımlarına sahip çıkması, egemen güçleri ürkütmüş ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde AKP-MHP iktidarı eliyle uluslararası komplonun devamı olarak tecrit politikası devreye sokulmuştur.

Küresel çapta kampanyalar

Yürütülen tecrit politikası esasında Sayın Abdullah Öcalan’ın yaratmak istediği eşitlikçi ve özgürlükçü sistem üzerinde yürütülmektir. Yani tecrit Sayın Öcalan şahsında paradigmaya ve onun yaratımlarına uygulanmaktadır. Paradigmanın ise demokratik toplum ve kadın özgürlük paradigması olduğu su götürmez bir gerçektir. Bu yüzdendir ki tecrit politikası, kapitalist sistemin halklar, kadınlar ve gençler üzerinde yürüttüğü kirli bir politikadır. 2024 yılı bu kirli politikaya karşı halkların ve kadınların özgürlükleri için her alanda verdiği mücadelelere şahitlik ediyor. Kadınlar, gençler ve halklar, Halklar Önderi olan Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için küresel çapta bir kampanya başlattı. İngiltere’den Fransa’ya, Fransa’dan Amerika’ya, Amerika’dan Ortadoğu’ya kadar kadınlar öncülüğünde halklar, Halklar Önderi Abdullah Öcalan’a özgürlük talebiyle sokaklara çıktı.

Dünyanın dört bir yanından özgürlük talebi yükselirken Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde tutulan siyasi tutsaklar da başlattıkları açlık grevi eylemiyle mücadeleyi bir üst aşamaya taşıdı. Cezaevlerinde tutuklu bulunan siyasi tutsaklar 27 Kasım’dan bu yana tecridin kırılması ve Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle açlık grevindeler. 2018 yılında tecrit politikasına karşı cezaevlerinde başlayan açlık grevleri ve ölüm oruçları ile topluma nefes aldırmak isteyen tutsaklar büyük bir direniş sergilemiş ve tutsakların başlattığı direniş cezaevi duvarlarını aşarak sokaklara taşmıştı. O dönem Halklar Önderi Abdullah Öcalan’la görüşmelerin sağlanmasıyla beraber açlık grevleri son bulmuştu. Grevlerini bitiren tutsaklar tecrit politikasına karşı mücadelenin devam edeceğini belirtmiş ve her an her yerde tecrit politikasıyla mücadele içerisinde olunması gerektiğini söylemişti.

Öcalan şahsında kadınların özgürlük yılı

Gelinen aşamada siyasi tutsaklar, tecrit politikasına karşı toplumun yetersiz kalan mücadelesine güç vermek, mücadeleyi bir üst aşamaya taşımak ve topluma sorumluluklarını bir kez daha hatırlatmak için bedenini açlığa yatırdı. Tutsakların bedenini açlığa yatırması aynı zamanda topluma büyük bir eleştiridir. Bu eleştiriyi almalı, toplumsal ve vicdani sorumluluklarımızı hatırlamalı ve tecritle mücadeleyi en üst aşamada yürütmeliyiz. Abdullah Öcalan şahsında tecrit edilmek istenen halklardır ve tecrit politikasıyla yok edilmek istenen de kadınların, gençlerin özgürlük arayışıdır. Tecrit derinleştikçe özgürlükler kısıtlanıyor, demokrasi yerini faşizme bırakıyor. Faşizmin ilk hedefi de kadınlar oluyor. Dikkat edelim; tecridin derinleşmesi ve faşizmin artmasıyla kadın özgürlük mücadelesine ve kazanımlarına saldırılar artmıştır. Kadınlar her kesimden daha fazla toplumdan tecrit edilmeye ve itaat ettirilmeye çalışılmıştır. Bu anlamda tecrit politikasını en çok hisseden ve bu politikaya en çok maruz kalan kesim kadınlardır demek yanlış olmaz. Ama tam da bu yüzden tecrit politikasıyla en çok mücadele etmesi gerekenler de kadınlar olmalıdır. Unutmamak gerekir ki tecrit edilen bizleriz, tecrit edilen bizlerin özgürlüğüdür, özgürlük arayışıdır. Özgürlüğümüz için cezaevlerinde açlık greviyle bizlere sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlatan tutsakların mücadelesini büyütelim, tecridi kıralım. Büyük direnişlerle girdiğimiz 2024 yılını Halklar Önderi Abdullah Öcalan şahsında halkların ve kadınların özgürlük yılı yapalım.


Etiketler : Kürt kadın mücadelesi, Tecrit, Açlık grevleri, Özgürlük mücadelesi, Büyük Özgürlük Yürüyüşü,


...

Dersim Dağ