Kadıneki Yazı,

Kadınlar yeni cesur dünyayı yaratırken


Ruşen Seydaoğlu-01 Oca 2023

21. yüzyıl kadın yüzyılı olacaktı ve 2022 buna yakışır bir şekilde direniş yılı oldu. Kadınların özgürlük arzusu engelleri, sınırları aştı, birbirine yaklaştı. Şimdi sıra tecridi kırmakta, kadınların yeni cesur dünyasını yaratmakta…

Kadın yaratılmadıkları için güne şükrederek başlayanlara inat, 2022’yi de her an ve her şeye rağmen kadın olmak ne şahanedir diyerek; bu deneyimin yarattığı güzelliklere yaklaşarak geçirdik. Direniş güzelleştirir diyenler, hakikate çağırıyorlarmış, bunu daha fazla duyumsamaya başladık. Bu güzelliğin hem sorumluluğu hem de haklı gururu ile yola devam ettik. Güzellik nasıl da bütünlüklü bir meseledir; öfkemizi de direnişimizi de kahkahalarımızı da gözyaşlarımızı da koruyarak gösterdik. Dayatılan formları aşan da bu bütünlüklü enerji oldu.

Kazanımlarımız, yolda buluştuklarımız, vedalaştıklarımız, bizden çalınanlar ve geri aldıklarımızla “biz”in teklik değil çokluk, çoğullukla kurulabileceğine, farklılıklarımızla birlikte ama özgürlük arzumuzdan taviz vermeden de “biz” olunabileceğine dair hayli yol kat ettik.

Fakat iktidarlar da boş durmadılar. Hükümet, sisteminin gayrimeşruluğunu yasalarla meşrulaştırmaya niyetliydi ama buna izin vermeyecek yegâne gücün kadınlar, Kürt kadınlar olduğunun da farkındaydı. 2022 boyunca Kürt kadın hareketi onlarca operasyonla, gözaltı ve tutuklanma tehdidiyle, bir ömürle ifade edilebilecek cezalarla bitirilmeye girişildi.

8 Mart TJA yürüyüşü - Van / Foto: MA

Kürt kadınlar çelikten engel

Unuttuklarıysa Kürtlerin, kadınların tecridi her yönüyle zaten biliyor olduklarıydı. Kadınlar evlere, cezaevlerine hatta bedenlerine hapsedilmenin, hapsedildikleri bu yerlerde hem fiziksel hem de sivil ölüme terk edilmenin anlamını, içinden sıyrılıp geldikleri tarihten biliyorlardı. Patriarkanın dayattığı cinsiyetçi rollere hapsedilmek de tecridin başka bir biçimiydi. Kürt kadınların içine çekildikleri kölelik zemininin farkındalığıyla ama aynı zamanda kadınlara duyduğu inançla onları yeniden özgürlüğe çağıran, özgürlük felsefesini birlikte oluşturmaya davet eden ise Öcalan'dı. İmralı tecrit sisteminin ulus ötesi politikalarla, hukuk dışında yürütülmesi bu çağrıdan, davetten ve kadınların buna coşkuyla yanıt vermesinden bağımsız değildi. Bunun karşısında, 2022’de de Kürt kadınlar özgün ve özerk örgütlülüğüyle kapitalist-patriarkal sistemin aşamadığı çelikten bir engel olmaya devam ettiler.

İçerisi dışarısına dönüştü

Meşru olmayan yargılamalar sonucunda cezaevinde tutulan mahpuslar, cezaevlerinde gördükleri işkence ve kötü muameleye karşısında kadın onuruna yaraşır bir yaşam için mücadele etmekten, o mekânlarda da geri durmadılar. Onların dostları, yoldaşları, aileleri de cezaevlerinin önünde adalet nöbetleri tuttular. İçeridekiler henüz adalete erişememiş olsa da içerisi dışarısına, dışarısı içerisine dönüştü.

Aysel Tuğluk için düzenlenen kampanyaya Silvia Federici ve Angela Davıs gibi isimler de katıldı.

1000 kadın kıvılcımı

Tecrit politikaları ile demans hastalığına rağmen cezaevinde tutulan Aysel Tuğluk, Kürt kadın mücadelesinin yeni yaşam için attığı en büyük adım, en güçlü iddia olarak eşyaşamın ve siyasi arenadaki karşılığıyla eşbaşkanlığın ilk temsilcisiydi, cezaevinde olmasının sebebi de buydu. Ama kadın mücadelelerinin kesişimselliği Aysel’in özgürlüğü için 1000 kadın diyerek bu saldırı karşısında bir kıvılcım yaktı. Çok kısa zamanda binlerce kadın, onlarca eylemle o kıvılcımı devasa bir aleve dönüştürdü. Aysel’i 2022’de geri aldık. Bu, Kürt kadınlar, feministler, Türkiye’deki tüm kadın mücadeleleri söz ve eylemi birlikte kurduklarında neleri aşabileceklerinin en somut kanıtıydı. 

Tecridi ve sınırları aştılar 

Tecrit kadınların zihin dünyasında uygulanmaya başlıyor, evlere, sokaklara, cezaevlerine yayılıyor; ülke sınırları dedikleri mefhum da bu eksende kuruluyordu. Zihin dünyasındaki tecridi aşan kadınlar için ülke sınırları hiçbir anlam ifade etmiyordu. Kadınlar, bu sınırlar için çıkarıldığı iddia edilen savaşlardan ilkinin, aslında kadınların özgürlük eğilimine karşı başlatıldığını biliyorlardı. Savaş, en çok kadınlara, doğaya ve akabinde topluma karşı suç işlemenin bürokratik ismiydi.  Yurdu, kültürü, tarihi bu sınırlarla parçalanan Kürt kadınlar bu farkındalıkla 2022’de de hem içerideki saldırılara hem de sınır ötesi operasyonlara itiraz etmekten ve onurlu bir barışı inşa etme talebini yükseltmekten vazgeçmediler.

Ama savaş en ince biçimiyle Kürt kadınlar üzerinde sürdürülmeye devam ediyordu. 90’larda zorla göçertilenler, bambaşka kültürlere, bambaşka mekânlara sürüklenenler üzerinde özel olarak çalışılıyordu. Asimilasyon politikalarıyla dili, tarihi, kimliği unutturulmaya çalışılan koca bir kadın nesli artık yeni özel savaş politikalarıyla üniformalıların kıskacına alınıyordu. Sömürgecinin aşkı, sevgisi bir illüzyon gibi işletiliyordu; eşitliğin, özgürlüğün olmadığı yerde aşkın da sevginin de olmayacağı gerçeğinin üstü örtülüyordu.

'Biz'i büyütme mücadelesi

Fuhuş çeteleri her yerde vardı ama Kürt illerindeki faillerin nedense hep devlet erkanıyla ilişkili olduğu ortaya çıkıyordu. 2016 itibarıyla önce kadın kurumlarının kapatılması da tesadüf değildi. İpek’in mektubunda belirttiği gibi failler, Kürt kadınları “kimsesiz” bırakmaya, hissettirmeye çalışıyordu. Kürt kadın mücadelesi ise İpek’te, Gülistan’da ikonikleşen bu özel savaş politikaları karşısında genç Kürt kadınlarla daha çok buluşmanın, Kürtlüğün ve kadınlığın tarihsel ortaklığını yeniden açığa çıkarmanın yollarını üretti. Kimsesizleştirilmeye, kendiliği elinden çalınmaya çalışılan genç Kürt kadınlarla örgütlenerek özgürleşmeye, “biz”i yeniden onlarla büyütmeye girişti.

Nagihan Akarsel

Jineolojîyle üreten Nagihan...

Bu bir zihniyet mücadelesiydi. Kadın özgürlükçü zihniyetin örgütlendirilmesi de kadim kadın öğretisinin yaşamda yeniden esas alınmasıyla değiştirme gücüne erişebilecekti. 2022’de de bir yandan dergi kanalıyla tartışmalarını sürdürerek diğer yandan her hafta farklı atölyelerde yüzlerce kadınla buluşarak, sınırları aşa aşa yayılarak, kendini ilmek ilmek örmeye devam eden kadın bilimi, yaşam bilimi, jineolojî oldu. Savaş da tecrit de iktidarların tekçi, sömürgeci, kapitalist ve patriarkal zihniyetini garanti altında tutmak için sürdürülüyordu. Bu sebeple kadınların sınırları aşarak kendi bilimini, zihniyetini üretmesine tahammül edemediler. Nagihan Akarsel’i, jineolojîyle üreten, jineolojîyi üreten, sözü de eylemi de kadın estetiğiyle sürdüren duruşu sebebiyle katlettiler. Ama kadınlar, 2022’de kendilerinden çalınan her arkadaşları için olduğu gibi Nagihan için de yaşamı direniş alanına dönüştürdüler. 

Kadın eksenli bir özgürlük

Devletin tüm mekanizmaları tarafından ısrarla kriminalize edilmeye, bileşenleri yargı taciziyle usandırılmaya çalışılan Kürt kadın hareketi aslında örgütlenmeye başladığı ilk andan bugüne kadar direnerek; cinsiyetçi politikalarla kadınların bedeninin, emeğinin sömürüldüğü, kadına yönelik şiddetin uygulandığı her hücreye girmeye, patriarkal-kapitalist sistemi yapı bozuma uğratmaya çalıştı. Kadına ve beraberinde topluma dönük sistemsel bir saldırı olduğunun farkındalığıyla sistemsel bir karşı müdahaleye girişti. Saldırılar karşısında pozitivizme karşı kendi bilimini inşa etmek, kendi zihniyetini oluşturmak da sistemsel karşı müdahaleye dahildi. Savunduğu yaşam, demokratik yönetim mekanizmalarının inşasını, özgürlüğün kadın eksenli ele alınmasını ve doğanın en büyük doğumu olan insanın kendini doğurana da tahakküm dışı ilke ve prensiplerle yaklaşmasını gerektiriyordu.

Birinin derdi hepsinin derdi

Kadın mücadele tarihinde yerini alan birçok hareket gibi Kürt kadın hareketi de özgün ve özerk örgütlenerek yoluna devam ediyordu. Şiddetin her biçimiyle mücadele ettiği gibi şiddeti üreten ve koruyan mekanizmalara yani bir bütün olarak patriyarkaya karşı alternatifini de sunarak kadın dayanışmasından bir an olsun geri durmuyordu. Tüm bunlarla birlikte Kürt ve kadın olmanın yarattığı kesişimleri ve bu çoklu kimliğe yönelen farklı şiddet biçimlerini de patriarkanın karakterine içkin ele alarak kendi özgünlüğünü oluşturuyordu. Tam da ortaya koyduğu iddia sebebiyle siyasi parti çalışmalarındaki kadınların, yakınları kaybettirilen kadınların, belediye yöneticisi kadınların, köylü-çiftçi kadınların, sanatçı kadınların, mimar kadınların, mühendis kadınların, işçi-emekçi kadınların mikro örgütleri-kurumları-kuruluşları, kesişimsellik kapsamında bir araya gelerek Kürt kadın hareketini oluşturuyordu. Birinin derdi hepsinin derdi ve mücadele gerekçesi oluyordu. Ve bunların hiçbirini yapmak suç değildi. Suçun iktidarlarca belirleniyor olması ise demokratik toplumu savunanlar tarafından sadece ahlaksızlık olarak görülebilirdi. Hele ki kadına yönelik taciz, tecavüz davalarındaki, yine kadınların katledildikleri davalardaki cezasızlık politikaları bu kadar çıplakken…

Tüm kadınlar özgürleşene dek

DÖKH’le başlayan KJA ile devam eden ve bugün hâlâ TJA olarak mücadelesini sürdüren Kürt kadın hareketi 2022’de gerçekleştirdiği kadın konferansıyla hem başlarken ortaya koyduğu iddialarını hatırlatarak hafızayı tazeledi hem de Kürt kadın mücadelesinin aslında enternasyonal bir mücadele olduğunu yeniden gösterdi. Kürt kadınlar, bir kez daha dünyadaki tüm kadınlar özgürleşene kadar yola devam edeceklerinin sözünü verdiler. Böylesi bir iddia ancak yerellerin iradesini, özgünlüğünü esas alarak, buralardaki kadınların kimliklerini ve arzularını uyandırarak gerçekleştirilebilirdi. Bu yapılmadan ne yereli enternasyonale taşımak ne de Kadınların Demokratik Dünya Konfederalizmi’ni kurmak mümkündü. Kürt kadın hareketi bunu görüyordu.

Kürt kadınlar her yerdeydi

21. yüzyıl kadın yüzyılı olacaktı ve 2022 buna yakışır bir şekilde kadınların direniş yılı oldu. Kürt kadınlar her yerdeydiler ve yalnız değildiler. Dünyadaki bütün kadınlar Kürt kadınlardan hem güç aldı hem de onlara güç verdi. Kadınların özgürlük arzusu engelleri, sınırları aştı, birbirine yaklaştı. Şimdi sıra zemini sallayan bu enerjiyle tecridi kırmakta, kadınların yeni cesur dünyasını yaratmakta…

*Türkiye kadın hareketlerine dair değerlendirme için Hülya Osmanağaoğlu'nun bu sayıda yayımlanan yazısı; https://kadineki.com/detay/2023-ve-aile-yasasi-simdi-feminizm-zamani/


Etiketler : Kürt kadın mücadelesi, Aysel Tuğluk, Nagihan Akarsel, Jin jiyan azadî, 2022'de kadın mücadelesi,


...

Ruşen Seydaoğlu