Kadıneki Yazı,

Yargıda esas olan katledilen kadın değil, sanığın geleceği!


Medine Mamedoğlu-18 Haz 2023

Bir kravat taktı diye iyi hal indirimi alan ya da bekçi olduğu için haksız tahrik indirimi istenen davaların birebir tanığıyım ben. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin fes edilmesi ve şu sıralar 6284 sayılı kanunun gündeme gelmesiyle mahkemelerin verdiği bu indirimlerin daha da arttığını söyleyebilirim

Jinnews’in verilerine göre Mayıs ayında 39 kadın katledilirken, 23 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Mart 2023 verilerine göre ülkenin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği günden bu yana 603 kadın erkekler tarafından katledildi. Peki, hiç durmadan artan bu kadın katliamı ve şiddetinin en büyük sebepleri neler? Siyasetin kullandığı eril dil ve toplumsal baskının getirdiği cinsiyet eşitsizliği. Hepsi bir arada toplanıp kadını katleden erkek bir de cezasız bırakılınca kadına şiddet ve kadın katliamları da meşrulaştırılmış oluyor. Var olan yargı erkeklere, “Bir kravat takar indirim alırsın” ya da “Tövbe et cezanı indirelim” gibi söylemlerle artan kadın katliamlarında da merdiven görevi üstleniyor.

“Bunlar nereden çıktı ya?” veya “Böyle bir şey olabilir mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, böyle bir şey var ve ben Kürdistan’da birçok kadın katliamını takip eden bir gazeteci olarak bunlara tanık oluyorum. Bir kravat taktı diye iyi hal indirimi alan ya da bekçi olduğu için haksız tahrik indirimi istenen davaların birebir tanığıyım ben. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin fes edilmesi ve şu sıralar 6284 sayılı kanunun gündeme gelmesiyle mahkemelerin verdiği bu indirimlerin daha da arttığını söyleyebilirim. Katledilen kadının neden katledildiği sorulmadan, geçmişi ve ne yaptığının sorgulandığı o duruşma salonlarında neler yaşandığını biraz anlatayım sizlere. Anlatmadan önce de şu bilgiyi vereyim, sadece son iki hafta içerisinde Diyarbakır’da dört kadın evli olduğu erkek tarafından katledilirken, bir kadın da imam nikâhıyla evli olduğu erkeğin saldırısıyla ağır yaralandı.

Sanıkların genellikle tıraş olarak, kravatlı ve takım elbiseli olarak katıldığı duruşmalarda savunmaları hep klasik oluyor. Hatta size son olarak evli olduğu Rozerin Yıldız’a sistematik şiddet uygulayan ve katletme girişiminde bulunan Özcan Yıldız’ın savunmasından bahsedeyim. Mahkeme başkanı soruyor ne oldu diye; sanık başlıyor konuşmaya “Beni aldatıyordu”, başkan yeniden soruyor “Nereden biliyorsun”, sanık yeniden cevaplıyor, “Akrabalarımdan duydum”. “O kendini öldürmeye çalıştı ben durdurmak için elimi silaha atarken silah bir anda patladı” diyor Özcan Yıldız. Sistematik şiddet gören ve bir süre sığınma evinde kalan Rozerin Yıldız bir yıldır yaşam mücadelesi verirken, mahkeme salonunda konuşulanlar bunlar oluyor. Sanığın savunmasının tersine kriminal raporlar boyuna isabet eden kurşunun uzak mesafeden ateş edildiğini söylüyor. Elde ki delillere rağmen mahkeme sanığın kamuda çalışıyor olması ve öldürme teşebbüsünün yarıda kalmış olması gerekçesiyle haksız tahrik indirimi uygulanmasını talep ediyor.

Bu dava cezasızlık politikasına sadece bir örnek, şimdi bu yazıyı yazmama neden olan davaya geçeyim. Dört yıl boyunca sonuçlanmayan, sanığın savunması esas alınarak sürekli uzatılan ve dört yılın sonunda iyi hal indirimi ile sonuca ulaşan Muhterem Akbulut davası. Muhterem Akbulut 2019 yılının Kasım ayında 30 yıl boyunca evli kaldığı ve her gün sistematik işkenceye bırakıldığı Hasip Akbulut tarafından 24 yerinden bıçaklanarak katledildi. Bunu yapan sanığa mahkeme heyeti, “sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları ile verilen cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri” gerekçeleriyle iyi hal indirimi uyguladı. Mahkeme salonunda sanığın bir kez bile pişmanım demediği olaya dair Hasip Akbulut’a, “pişmanlığını gösteren davranışları” gerekçesiyle indirim uygulandı. Kadın katliamlarında yöntem belirtmekten her zaman kaçındık ama burada biraz detay belirtmek istiyorum. Nereden çıkıyor bu iyi hal indirimi sorusuna hepimizin bir cevabı olması için yazıyorum. Mahkeme heyeti, Muhterem Akbulut’u 24 yerinden bıçakladıktan sonra elini yıkayıp dama çıkarak sigara içen, ardından tekrar eve gelip Muhterem’in ölmediğini anlayınca yeniden bir sigara yakan sonra karakolu arayan Hasip Akbulut’a iyi hal indirimi verdi. Benim bu bildiklerimden mahkeme habersiz değil tabi ki, onlarda biliyor. Ve evet bilmelerine rağmen sanığa iyi hal indirimi uyguladılar. 24 defa canı yanan, 30 yıl boyunca şiddet gören bir kadının arkasından verilen ceza sanığın bir kez bile canını yakmayacak düzeyde. Duruşma salonlarında bu davaları takip ederken aklıma hep şu soru gelir; mahkeme heyeti katledilen kadınların fotoğraflarına bakıyor mu hiç? Son fotoğrafları ya da çocukları ile çekildikleri fotoğraflarına bakıyor mudur? O kadınların gözlerinin içine baksalardı acaba bu indirimleri yeniden verirler miydi?

Hem Rozerin Yıldız hem de Muhterem Akbulut davası yukarıda adı geçen bu cezasızlık politikasının sadece iki örneği. Buna dair sayısız yargılama var. Erkeği, erkekliği yine erkeğin verdiği savunmayı ve tahrik ifadelerini esas alan mahkeme ne kadının yaşadıklarına ne de katledilmesine takılmadan kendince bir yargılama yapıyor. Hukukçu değil bir gazeteciyim, bugün kime sorsak 24 bıçak darbesi vuran bir adamın pişman olduğuna kim inanır. Durum o kadar ilerledi ki hatta kararlarda “pişman olan” değil “pişmanlık davranışı gösteren” ifadeleri yer alıyor. Pişman olmayı bile erkeklere bırakmadan kendileri hallediyor. Bu cezasızlık politikasının kolay kolay değişeceğine dair bir inancım olmasa da her şeye rağmen katledilen kadınların arkasından verilen adalet mücadelesi bana umut veriyor. “Biz buradayız, yalnız değilsiniz” demenin birçok yolu var. Ben bunun yolunu yazarak, haberleştirerek seçiyorum. Kadın avukatlar mahkeme koridorlarında, kadın örgütleri sokaklarda… Cezasızlık politikasına, hak gaspına, eril ve kadını yok sayan dile karşı hiç birimiz yalnız değiliz.  Bu kalabalığın artması ve umudumuzun her geçen gün daha da  büyümesi dileğiyle…


Etiketler : Kadın kırımı, Erkek adalet, Erkek şiddeti, cezasızlık, iyi hal indirimi, kadın katliamı,


...

Medine Mamedoğlu