Kadıneki Yazı,

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da kadın mücadelesinin zorlukları ve olanakları


Tülay Hatimoğulları-01 Oca 2023

Kadınlar Afganistan’dan İran’a, Türkiye’ye; Rojava’dan Mısır’a, Suudi Arabistan’a kadar kendi kaderleriyle beraber bölgenin de kaderini değiştirecek. 21. yüzyılda bölgenin tarihini Nadia’lar, Şirin’ler, Leyla’lar, Berivan’lar, Jina’lar yazacak

Afganistan’da yaşanan sıcak gelişmelerden yola çıkarak, kaderi de sınırları gibi emperyalistlerin cetveliyle çizilmiş coğrafyada; kadınların emperyalizme, onların yerli işbirlikçilerine, otoriter rejimlere, “İslam kanunları” bahanesiyle kadınların yaşamını zindana çevirmek isteyen erkek egemen sisteme karşı çoklu ve karmaşık mücadelelerinde kısa bir gezintiye çıkalım.

Afganistanlı kadınların kâbusu: Taliban…

2021’in Ağustos ayında Afganistan’a hakim olan Taliban, Afgan kadınların yeniden kâbusu oldu. Taliban daha önce 1996-2001 arasındaki iktidarı sırasında Afganistan’ın büyük bölümünde, daha sonra da (iktidarı kaybetmesinin ardından) hakimiyeti altında tuttuğu bölgelerde kadınların okula gitmesini, sokakta yanlarında erkek olmadan dolaşmalarını yasakladı. Burka giymek zorunlu hale getirildi. Buna karşı çıkan kadınlar en ağır şekilde cezalandırıldı. Taliban, kurmak isteği şeriat sistemini hayata geçirirken kadınların bedenlerini, yaşam tarzlarını hedef aldı; kadınları kırbaçladı, yeri geldi idam etti.

2021’de ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle beraber Taliban başta Kabil olmak üzere birçok bölgenin yönetimini yeniden ele geçirdi. İlk zamanlarda dünya kamuoyuna ılımlı mesajlar verdi. Dünya kamuoyuna Afganistan’ı adil yöneteceklerini, kadınların İslami kurallara uyma şartıyla çalışabileceklerini, okuyabileceklerini, sokakta yalnız dolaşabileceklerini, üç günden fazla olmamak şartıyla yalnız seyahat edebileceklerini açıkladı. Ama kadınlar Taliban’ı çok iyi tanıyorlardı ve bu açıklamaların gerçek olmadığını/olmayacağını o zaman söylüyorlardı.

Nitekim kadınlar yanılmadı. Bir seneyi aşkın sürede kadınların yaşamadığı sıkıntı kalmadı. Taliban kadınların bütün kazanımlarına el koydu. En son gelinen aşamada kadınların üniversitelerde bazı bölümlerde okumalarının İslami kurallara aykırı olduğunu iddia ederek kadınların üniversite hayatlarına son vermeye kalktı.

Afganistanlı kadının özgürlük aşkı

Sanıldığının aksine Afganistan’da kadın haklarının tanınmasının tarihi bir hayli geriye uzanır. 1923’te kabul edilen anayasada kadınlara oy hakkı tanınmıs¸tır. 1921’de c¸ıkarılan Medeni Kanunla kadınların evlenmesine yas¸ sınırlaması getirildigˆi gibi, kamu go¨revlilerine c¸ok es¸lilik de yasaklanmıs¸tır (Khanam 2002). Kazan’da yayınlanan bir kadın dergisi olan Su¨yu¨m Bu¨ke’de kadınların egˆitim hakkı konu edilmis¸, pec¸enin kadınların o¨zgu¨rlu¨gˆu¨nu¨ kısıtlayan ve onları toplumsal hayata katılımdan alıkoyan bir engel oldugˆu konusunda yazılar yazılmıs¸tır (Kamp 2006). (Hatırlananlar ve Unutulanlar: I·slam Cogˆrafyasında Modernles¸me ve Kadın Hareketleri, Aksu Bora 2008)

Afganistan’da 1964 Anayasası ve 2004’te buna bağlı yenilenen Anayasa’da kadınlarla erkeklere eşit hakları tanındı. Bu yasalar elbette toplumsal cinsiyet eşitliğini tam anlamıyla hayata geçirmek için yeterli değildi; ancak kadınlar için okuma, çalışma, kıyafet gibi yaşamsal kazanımlar sağlıyordu. 1996-2001 arasında Taliban’ın hakimiyeti altında bu haklar kesintiye uğradı.

Tarihsel olarak hayatı bu şekilde deneyimlemiş kadınları eve kapatmak Taliban için öyle kolay değil. Çünkü kadınlar Taliban’ın baskılarıyla uzlaşmıyor, ölümü, kırbaçlanmayı, idamı göze alarak direniyor.

Mücadeleci Kadınlar Hareketi, Afganistanlı Devrimci Kadınlar Derneği (RAWA) gibi yapılar varlığını güçlendirmeye çalışıyor. Afgan kadınlar Taliban’ın Afganistan’a yeniden hükmetmesinin birinci yıldönümü olan 15 Ağustos’u “Afganistan Kadın Dayanışma Günü” olarak ilan etti. Kadınlar o günlerde daha yoğun bir şekilde alanlara çıkarak Taliban’ı protesto edip, taleplerini haykırdı. 9 maddeyle özetledikleri taleplerini bütün dünya duymalı:

“* Eğitimin İslami, insani ve vatandaşlık hakkı olduğunu belirttik ancak iktidarın henüz kız okullarının açılması için herhangi bir adım atmadığını dikkate alarak, kız okullarının açılmasını bir kez daha talep ediyoruz.
* Pratik, acil önlemler ve kadınların çalışma hakkının tanınmasını, bir çalışma ortamının sağlanmasını ve onların görevlerini ve işlerini yapmalarına izin verilmesini talep ediyoruz.
* İnsan haklarının ihlali ve kadınlara yönelik kısıtlamalar Afganistan halkı için kabul edilemez. Afganistan halkına, özellikle kadınlara dayatılan şey, Afgan toplumunun sivil hakları, vatandaşlığı ve kültürüyle çelişiyor. Kadınların, etnik grupların, dinlerin, azınlıkların, aydınların, sınıfların ve siyasi grupların hakları tanınmalı ki, düzensizlik ve geriliğe doğru kötüleşen durumla karşılaşmayalım.
*15 Ağustos Afganistan Kadın Dayanışma Günü protesto hareketinde kadınların siyasete katılımını ilke edindik. Kadınların karar verici varlıkları önemli taleplerimizden biridir. Siyasal katılımın yanı sıra, ülkede yaşayan tüm etnik gruplar, görüş farklılıkları, entelektüel ve siyasi farklılıklar dikkate alınarak ırk, etnik, dil, konum ve grup ayrımı yapılmaksızın liyakat ilkesine dayalı olarak eşit bir paya sahip olmalıdır.
* Geçen yıl boyunca cinsiyet, etnik, dil ve grup ayrımcılığına tanık olduk. Bu insanlık dışı ve İslam dışı davranışları yapanların tespit edilerek yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz. Keyfi tutuklamalar, ayrımcılık eylemleri, şiddet, baskı ve insanlık dışı öldürmeler bir an önce durdurulmalıdır.
* Bilgiye erişim alanında kısıtlamalar getirmek, gazetecileri tutuklamak, medyada çalışan kadınlara yönelik katı yasalar, bunlar ciddi sorunlar, ülkedeki medyanın ve basının karşı karşıya olduğu mevcut sorunları çözmek istiyoruz.
* Birleşmiş Milletler'e (BM), uluslararası topluma, insan hakları örgütlerine, komşu ülkelere ve bugüne kadar Afganistan halkını destekleyen bölgeye şükranlarımızı sunuyoruz. Adı geçen tüm ülke ve kuruluşların, başta kadınlar olmak üzere Afgan halkının taleplerine kayıtsız kalmamalarını, toplantıların ve duyuruların yayınlanmasının ötesinde ciddi ve pratik önlemler almalarını rica ediyoruz.
* Taliban, vatandaşların güvenliğini sağlayamadı. El Kaide ağının Kabil'in kalbindeki lideri Ayman al-Zawahiri'nin öldürülmesi, bu yetersizliğin bir örneği. Taliban ve El Kaide arasındaki derin ilişki, bu yüzden er ya da geç dünya için potansiyel bir tehdit haline gelecek.
* Son olarak, bugüne kadar protesto hareketlerini destekleyen ve ülke içindeki ve dışındaki tüm adalet arayan kurumlara şükranlarımızı sunarız. Kadınların sivil ve protesto hareketleri tarafından desteklenmesini istiyoruz.

Afganistanlı kadınlarla dayanışmayı büyütelim

Afganistanlı Kadınların Kendiliğinden Hareketi geçtiğimiz ağustos ayında “Ekmek, iş, özgürlük” şiarıyla Kabil’de alanlardaydı. Aynı kadın hareketi Pakistan’da da çeşitli protestolar düzenleyerek “Acımasız ve kana susamış bir grup olarak Taliban, bir yıllık yönetimleri boyunca sayısız suç işledi. Dil, etnik köken ve coğrafya nedeniyle insanları öldürdü ve işkence etti. Bir yıllık sistematik cinayet, terör ve işkenceye sessiz kalmamalı. Suç ve soykırım dolu bir yıla sessiz kalmamalı” şeklinde çağrılarda bulundu.

Afganistanlı kadınların dokuz maddeyle özetledikleri talepleri hayatidir. Onların Pakistan’da da yankılanan seslerine Türkiye’den ve bütün dünyadan eşlik ederek dayanışmayı ve ortak mücadeleyi büyütmeliyiz.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da mücadeleci kadınlar çok zorluklar yaşıyor

Bölgenin birçok ülkesi bağımsızlığını 20. yüzyılda ilan etti. Bağımsızlık ilanı gerçekleşse de batının sömürgeciliği bitmediği için bölgenin kaderini yine emperyalist güçler ve onların işbirlikçisi otoriter rejimler belirliyor. Bu atmosferde başta kadın hareketi olmak üzere, bütün sınıfsal, siyasal ve toplumsal hareketler değişim ve dönüşüm mücadelelerinde bu bariyere takılıyor.

Mısır, İran, Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinde kadın mücadele tarihi oldukça kadim ve zengin. Bölgede güçlü kadın hareketleri ortaya çıktı ve kadınların bölgenin özgün sorunlarına ilişkin talepleri; evlilik, boşanma, miras, kılık kıyafet, eğitim, sağlık, çalışma hakkı, sosyal haklar ve medeni kanunun kadın lehine düzenlenmesi ile ilgili talepler etrafında güçlü örgütlenmeler olageldi. Güçlenen kadın hareketleri, rejimler tarafından “Emperyalizmin uzantıları, dış mihrakların işbirlikçileri” diye yaftalanarak alanları daraltılmaya çalışıldı.

Örneğin Jina Mahsa Amina’nın İran polisi tarafından katledilmesiyle yükselen protesto gösterileri bu yaftalamalarla itibarsızlaştırılmaya, bastırılmaya çalışıldı. Bu örneğin önemi büyük. Çünkü bariyerlerin kararlı bir tutumla aşılabileceğini gösterdi. Jina’nın katledilmesine karşı büyüyen öfke aynı zamanda İranlı ve bölgedeki kadınların özgürlük talebinin sonucuydu. Bu mücadele deneyimi hem kendi özgün karakterini yarattığı için, hem de bölge kadınlarında “Mücadele edersek değiştirebiliriz” duygusunu güçlendirdiği için çok kıymetli.

Siyasal İslam’ın etkisi

Siyasal İslam’ın etkileri, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki başta kadınlar olmak üzere toplumda, devlet yönetiminde, yazılı ve yazılı olmayan kanunlarda oldukça belirleyici. 21. yüzyılda IŞİD, El Kaide, El Nusra, Boko Haram, Taliban gibi yapılar varlık gösterebildi. Bu örgütlerin ortak noktaları şeriat düzeni kurmak istemeleri, kadınlara ve özgürlüklere olan düşmanlıkları. Bu örgütler, son yıllardaki icraatlarıyla (taciz, tecavüz, kadınları satma, açık işkence, yağmalama vs.) bölgenin mütedeyyin kesiminin önemli bir bölümünün dahi nefretini kazandı. İslami değerlerin bu suçlar için gerekçe gösterilmesine tepki gelişti. Buna rağmen bu yapıların nasıl bu kadar geniş toplumsal destek bulabildikleri üzerine derin analizlere ihtiyaç var.

İran, Afganistan örneklerinden hareket ederek özellikle kadınlar üzerindeki Siyasal İslam’ın baskılarını derinlemesine değerlendirmek çok önemli. Şüphesiz ki İslami Feminist akımın bu konudaki yaklaşımından öğrenecek çok şey var. İçinden geçtiğimiz bu çalkantılı dönemde bölge açısından “Siyasal İslam ve kadın mücadeleleri” konusunda çok daha fazla derinleşmek, söz kurmak, mücadele hattını buradan büyütmek gerekiyor.

Erkek egemen zihniyetin siyasal İslam üzerinden topluma dayattığı düzeni Türkiye’den Suudi Arabistan’a kadar kadınlar kabul etmiyor. Her fırsatta bunu yaptıkları açıklamalarıyla, sokaklarda protestolarla, çarşamba günleri pencerelerden beyaz çarşaflar sarkıtarak (İran Beyaz Çarşamba Hareketi), “Jin Jiyan Azadi” sloganlarıyla ve politik taleplerini haykırarak gösterdiler.

Kadınlar bölgede değişimi zorluyor

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da kadınlar değişimi zorluyor. “Arap Baharı” sürecinden şimdiye kadar neredeyse her ülkede yoğun bir hareketlilik var. Çok kutuplu dünyaya geçiş sürecinde küresel ölçekte kartlar yeniden karılıyor. Kapitalizmin “yeni dünya düzeni” yeniden şekilleniyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika da bundan etkilenecektir. Küresel güçlerin hegemonya savaşlarında ezilen ve sömürülenler üzerindeki tahakküm ve sömürü artıyor.

Nesnel koşullara bakıldığında ezilen ve sömürülenlerin siyasal ve toplumsal hareketlerinin bu tahakküm ve sömürü sistemine karşı çıkış yapma olanakları da doğuyor. Bu anlamıyla dünyada değişen koşullara en iyi refleksleri kadın hareketi veriyor. Bölgede kadınların taleplerinin artması, daha da görünür olması, sözünü berrak söylemesi çok önemli. Kadınlar recm edilmeyi, idamı, sokakta öldürülmeyi göze alarak mücadele ediyor. Değişim konusunda çok kararlılar. Ve en son İran örneğinde görüldüğü gibi değişim konusunda rejimi çok zorluyorlar.

Son yıllarda, en önemli öznesi kadın olan Rojava deneyimi değişimi pratikleştirerek gösterdiği için bölge açısından kadın lehinde çok önemli izler bıraktı. Kürt kadın dinamiği kendi bölgesinde değişimi zorlamakla kalmadı, farklı halklardan kadınlarla dayanışma ağları örme konusunda verdiği büyük emekle daha geniş bir alana etki etmeyi başarıyor. Bu da bölgede kadın mücadele tarihi açısından ayrıca çok kıymetlidir.

Bölge kadınları el ele verip şarkı söylemeye devam edecek

Eşi tarafından dövülerek öldürülen (2015) Afganistanlı Şair Nadia Anjuman’ın sözleri Afganistanlı ve bütün bölge kadınlarını anlatıyor:

Ben boşuna doğmuşum
Ağzım mühürlenmeli 
……………………………..
Bu kafesi parçalayacağım bir gün 
Onun korkunç ıssızlığını
Zevk şarabını içeceğim
Şarkı söyleyeceğim
Bir kuşun baharda yapması gerektiği gibi
İnce dallı bir ağaç olsam da 
Her rüzgârda titremeyeceğim
Ben bir Afgan kızıyım
Feryadımı haykıracağım
Sonsuza dek dokuyacağım bunu

Kadınlar Afganistan’dan İran’a, Türkiye’ye; Rojava’dan Mısır’a, Suudi Arabistan’a kadar kendi kaderleriyle beraber bölgenin de kaderini değiştirecek. 21. yüzyılda bölgenin tarihini Nadia’lar, Şirin’ler, Leyla’lar, Berivan’lar, Jina’lar yazacak. İğne oyası inceliği, sağlamlığı ve yoğun emeğiyle ilmek ilmek dokuyacağız mücadeleyi. Şarkılar söyleyeceğiz bir kuşun baharda yapması gerektiği gibi. Bize çizilen sınırları tanımayacak, hapsetmek istedikleri kafesleri parçalayacak, semalarda uçacağız sınırları zorlayarak.


Etiketler : İran, Ortadoğu'da kadın mücadelesi, Kuzey Afrika, Afganistan, Ortadoğu,


...

Tülay Hatimoğulları