Kadıneki Yazı,

Öfkemizdir bizi çoğaltan


Kibriye Evren-25 Haz 2023

Bu öfkedir ki bizi çoğaltan, sağaltan, dinginleştiren ve xwebûn yapan. Pir Sultan Abdal’ın çok sevdiğim bir sözü var der ki; “Bozuk düzende sağlam çark olmaz.” Ulus devlet sistemi bozuktur, ruhen, ahlaken, vicdanen sosyal ve siyasal olarak hastalıklı inşa edilmiştir

Hevrin Xelef, Zehra Berkel, Hebûn Mela Xelil, Emine Weysi, Jiyan Tolhildan, Roj Xabûr, Barîn Botan, Yusra Derwêş ve Leyman Şiwêş... Son dört yılda Rojava’da katledilen 9 kadın... Ve adını bilemediğimiz niceleri...

Tek başına sayı ya da isim değiller, senin benim yani bizim gibi hayalleri, umutları, sevdikleri, aşkları, mücadeleleri ve geleceğe dair planları olan kadınlar...

Bu yazıyı yazarken bir taraftan da gözüm kulağım haberlerde, yoo yoo yanlış anlaşılmasın bugüne mahsus bir durum değil bu, hep böyleyiz biz Kürtler. Neredeyse çocukluk yaşamadık. Çocukluğa dair anılarımız çok azdır. Çünkü erken büyür erken olgunlaşırız. Akranlarımız dışarıda oynarken biz kim nerede nasıl vurulmuş, kim hangi cezaevinde, kimin evine baskın yapılmış, kim gözaltına alınmışla büyürüz. Hep acıyı okuruz. Çünkü her Kürdün evinde böyle hikâyeler çoktur. Bizi büyüten yakılan ağıtlar ve gidenlerin ardından anlatılan hikâyelerdir...

Bize, gidenlerin hikâyeleri anlatıldıkça biz geride kalanlar onlara yetişmek için daha hızlı büyüdük, serpildik maalesef öfkemizi de erken bilendik. Neyse ki; erkek devlet sayesinde Kürt kimliğimizin çabucak farkına vardık. Daha sonraları farklı kimliklerimizin de olduğunu fark ettik. İtiraf etmeliyiz ki; kadın kimliğimizle Kürt Hareketiyle birlikte çok sonraları tanıştık ama sağlam tanıştık.

İsimlerimiz, şehirlerimiz, yaşlarımız, sınıfsal ve kültürel farklıklarımız olsa da tüm eril ve cinsiyetçi kodlara rağmen kadın kimliğimizle bu coğrafyada yaşıyoruz. Kaderciliği kadınlara “kader” görenlere inat coğrafyanın da kader olmadığını deneyimleyerek öğreniyoruz. Erkek aklın öldüren, zehirleyen, parçalayan, bölen ve katleden sistemine inat bizler kadınca bir zekâ, ahlak ve akılla yeniyi yaratmak için tıpkı Hevrin Xelef, Zehra Berkel, Hebûn Mela Xelil, Emine Weysi, Jiyan Tolhildan, Roj Xabûr, Barîn Botan, Yusra Derwêş ve Leyman Şiwêş... Ve daha niceleri gibi katledilmeyi, mahpushu, sürgünü göze alarak öğrendik. Bize anlatılan hikâyelerdeki kahramanların kaderlerini, hayallerini ve umutlarını sadece omuzlarımızda değil büyük bir zevk ve özlem ile kucaklayarak ve büyüterek yol alıyoruz.

Ben bu yazıyı yazarken, siz okurken Rojava’da veya Kurdistan’ın herhangi bir parçasında belki şuan şimdi erkek devletler yeni kadınları katletmek için plan yapıyor, işbirlikçileri istihbarat veriyor, ajanları yeni komplolar kuruyorlardır. Ya da kim bilir belki bir kadın katledilmiştir bile, SİHA dedikleri simsiyah ölüm makinalarıyla... Bu katliamların nedenini sormuyoruz çünkü biliyoruz.

Biliyoruz çünkü kadınların, emekçilerin, devrimcilerin, sol ve sosyalistlerin kıblesi olan Rojava’da, inşa edilen demokratik siyasette, oluşturulan meclislerde, kadın öz savunma birliklerinde, jineoloji ve özgür eş yaşam perspektifiyle yeni nesillerin yetiştirilmesinde kadınlar hep öncü oldu. Biliyoruz çünkü erk zihniyetinden arınmış bir toplumun inşasında, kadın anayasasının yapılmasında, işsizler ordusu yaratmayan eğitim sisteminde, kadın emeğini önceleyen komünlerinin kurulmasında kadınların emeği var. Biliyoruz çünkü, doğal ekolojik yaşama dayalı kadın kültürünü yaratmak için kurdukları Jinwar kadın köylerinde, kadın diplomasisinde, halkların korkulu rüyası haline gelen DAİŞ’e karşı korkusuz ve cesurca savaşan kadınlar var. JİN JIYAN AZADÎ’nin evrenselleşmesinden kollektif kadın mücadelesi var. Kısacası kapitalist modernitenin kadını dıştalayıp erkeği başat konuma getirdiği tüm toplumsal alanların demokratik özerk bir sistemle ilmek ilmek örülmesinde Hevrin Xelef, Zehra Berkel, Hebûn Mela Xelil, Emine Weysi, Jiyan Tolhildan, Roj Xabûr, Barîn Botan, Yusra Derwêş ve Leyman Şiwêş’in... Kararlılığı, emeği, özgür yaşama özlemi ve erk sisteme öfkesi var.

Bu öfkedir ki bizi çoğaltan, sağaltan, dinginleştiren ve xwebûn yapan. Pir Sultan Abdal’ın çok sevdiğim bir sözü var der ki; “Bozuk düzende sağlam çark olmaz.” Ulus devlet sistemi bozuktur, ruhen, ahlaken, vicdanen sosyal ve siyasal olarak hastalıklı inşa edilmiştir. Doğarken kusurlu doğmuştur. Sistemin sürdürücüleri kusurlarını bildikleri, er ya da geç yıkılacaklarının çok güçlü sinyallerini aldıkları için çok ama çok saldırganlar. Eril akıl bilmeli ki; Her katledilen kadın bozuk düzenin çarklarını paramparça ederek üçüncü yol çizgisinde demokratik ulus perspektifiyle büyüyen, kıt kanaat imkanlarla gelişen kadınlara ve halklara umut olan yeni ama aynı zamanda alternatif olan yaşamın müjdesini veriyor. 

Farklı bir yaşamın mümkün olduğunu, sadece masallarda ya da kitaplarda değil anbean yaşayarak öğreniyoruz. Buna göre tercihimizi yapmalıyız. Ya erk sistemin oluşturduğu alıklar topluluğu olarak hastalıklı bozuk düzenin bir dişlisi olacağız. Ya da o düzenin çarklarını kadın dayanışmasıyla, ortak mücadele hattı belirleyerek, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak ele alıp patriyarkaya karşı örgütlenerek özlemini duyduğumuz yaşamı oluşturarak kıracağız.

Yeni yaşamı ve nesilleri ölüm hikayeleri ile değil, özgürlük hikayeleri ile büyütmek umuduyla…


Etiketler : Kadın Mücadelesi, Kürt kadın mücadelesi, Kürt kadınlara yönelik baskılar, Katledilen Kürt kadın siyasetçiler, siha saldırıları,


...

Kibriye Evren