Kadıneki Yazı,

Nasıl bir yerel yönetim, nasıl bir yaşam?


Halide Türkoğlu-28 Oca 2024

Nasıl yönettiğimiz/yönetildiğimiz nasıl bir yaşam biçimine maruz kaldığımızı da ifade etmektedir. Tekçilik farklılıkları ortadan kaldırırken, çokluğun yoksulluğunu, yoksun yaşama hallerini çoğaltır. Merkeziyetçi yönetimlere karşı yerel demokrasiyi esas alan demokratik yerel yönetimler çözümlerini zihniyet mücadelesi olarak ortaya koymaktadır

Tarih boyunca kentler ya yöneticiler tarafından anılmıştır ya da kentlerde yaşayan halklar, kültürler, kimlikler tarafından. Bir kentin ekonomik anlamda zenginliği, bolluğu konuşulurken kimi zamanda kültürel çeşitliliği yani zenginliği ile kendisini dile getirir. Zulüm, baskı tiranlar tarafından yönetilen kentlerde söz konusu olmuştur her daim. Distopik kentler filmlere, romanlara konu olurken, çokça korkutan kentler olduğu gibi, idealize edilen kentlerde ideolojilere göre değişmektedir.

Yönetim olgusu devletle buluşurken, kent devletleri, ulus devletler derken tarihsel her mücadele aslında kendini iktidarlara karşı yönetme hakkını da dile getirmiştir. Yönetim olgusu iktidarlar tarafından toplumun asıl işi olduğu meselesinden uzaklaştırılsa da demokrasi mücadelesi toplum ve yönetim ilişkisinde direnişlerle çözümler ortaya koymaktadır. Demokrasi tartışmaları temsili demokrasi ekseniyle daraltılsa da temsili demokrasi sorunlara tek başına çözüm üretemediği gibi iktidarların saldırısına, müdahalesine, gaspına açık süreçleri de içinde barındırmaktadır. Kapitalizm, ulus-devlet, erkek egemenliği merkeziyetçiliği esas alırken en çok müdahale ettiği alanlar da yerel yönetimler olmaktadır. Meselemiz aslında bir ideoloji, zihniyet mücadelesini tarihsel olarak ele almayı zorunlu kılıyor.

Yönetim toplumsal ihtiyaçların düzenlenme alanıdır. Yerel yönetimler bu ihtiyaçların toplumsal bağının yerinden kurularak karşılandığı temel toplumsal yönetim alanlarıdır. Nasıl yönettiğimiz/yönetildiğimiz nasıl bir yaşam biçimine maruz kaldığımızı da ifade etmektedir. Tekçilik farklılıkları ortadan kaldırırken, çokluğun yoksulluğunu, yoksun yaşama hallerini çoğaltır. Merkeziyetçi yönetimlere karşı yerel demokrasiyi esas alan demokratik yerel yönetimler çözümlerini zihniyet mücadelesi olarak ortaya koymaktadır. Bu yönüyle gerek partimizin ve daha önceki siyasi partilerimizin demokratik yerel yönetimler anlayışının nasıl bir sistem inşa etmeye çalıştığını, mekanizmalarını nasıl oluşturduğunu, demokratik toplum ve yerel yönetimler arasındaki bağın tüm toplumsal mücadelelerde önemini ortaya koymak istiyorum.

Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma ile demokratik siyasetimizin yerel yönetimler anlayışı halkların, kadınların, emekçilerin, gençlerin, engellilerin kentlerin yönetimlerine katılımcılık ilkesiyle karar mekanizmalarında yer almasını sağlar. Bunun yaşamsallaşmasını sağladığı eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemiyle başta belediyelerde olmak üzere yerel yönetimlerin her alanında sistem inşa etmektedir. Kapitalizmin, ulus devlet ve erkek egemenliğinin yarattığı tüm tahribatlara karşı yerelden örülen demokrasi inşası toplumun yönetimle buluşmasını ve tüm mozaiğiyle kendisini ifade etmesinin olanaklarını birlikte yaratır.

Yerelden oluşan meclisler belediye binalarına hapsolan meclisler değil, mahalle, kent meclisleri ile birlikte her kimliğin her örgütlenmenin kendisini dile getirdiği meclislerin ve inisiyatiflerin bir politik irade/özne olarak görmesini gündelik yaşamın içerisine dahil olmasını sağlar. Çünkü demokratik yerel yönetimler aynı zamanda kamusallık hakkıyla gündelik yaşamı en çok etkileyen yönetim alanıdır. Barınma, ulaşım, su hakkı gibi sosyal, kültürel ve ekonomik yaşama dahil olma biçimlerinin eşit ve özgür bir toplum olma hakkını savunmaktadır. Toplumun yönetim gücü olmadığı her alan aslında iktidarın sömürüsüne hizmet ettiği gibi toplumun çökertilmesinin politikalarını çoğaltır.

Demokratik yerel yönetimlerde toplumcu belediyecilikle birlikte sorunlar sorunu birebir yaşayanlarla çözülür. Bu halk meclislerinin, kadın, engelli, genç, emekçi meclislerinin oluşturduğu katılımcılık ve çözüm önerileriyle geliştirilen yöntemlerin yaşamsallaşmasını sağlar. Yoksullukla mücadele elbette ki politika ister ama mücadelenin özneleri sermaye ve iktidar değil yoksulluğu birebir yaşayanların mücadelesiyle çözümün birlikte ortaya konulması sağlanır. Ekolojik tahribata karşı ilkesel yaklaşım demokratik yerel yönetimlerin her çalışmasının koşuludur. Yerinden ve yerelden, köylerden kentlere doğayı korumayı halkın yaşamını, geleceğin, yani toplumun yararını gözeterek kararlar alır. Yoksa bugün AKP-MHP ittifakının ya da diğer partilerin sermaye-iktidar ortaklığında kentleri, doğayı talan eden rant odaklarının kararlarını esas alarak değil. Bunun için demokratik yerel yönetimler doğa talanına karşı stratejileri geliştirmekle kalmaz gerektiğin de halkla birlikte doğa düşmanı merkeziyetçi iktidara karşı örgütlenmeyi, mücadeleyi yükseltmeyi de aynı politik bilinçle ele alır. Ekosistemin tahrip edilmesini önleyecek doğa ve toplum yararını önceleyecek ekonomi, teknoloji, endüstri ve enerji faaliyetleri üzerinden çözümler üretir.

Demokratik yerel yönetimlerde ekonomi, toplumsal varlık ve faaliyet biçimi olarak görülür. Yerel ekonominin güçlendirilmesi ve geliştirilmesini hayata geçirirken tekelciliğe, cinsiyet ve emek sömürüsüne, her türlü kırım politikalarına karşı bir duruş sergiler. Geçmiş dönem belediyelerin yapmış olduğu örneklerden biri ile açıklarsak “doğduğum yerde doymak istiyorum” çalışması komünal ekonomi esaslı bir faaliyet sağlanırken, göç ile Kürtlerin mevsimlik işlerde ucuz emek olarak çalıştırılmasının, yine faşizmin hedefi haline gelmelerinin önüne geçilmesinin imkanlarının örneklerini oluşturmaktaydı. Kendi toprağımızda doyacak ve onurlu, eşit bir yaşamı sağlayabilecek bir ekonomi anlayışı demokratik yerel yönetimlerin alanlarından biridir. Bunun için sayısız tarım, hayvancılık, meslek kooperatiflerinin öncülüğünü kadınlar ve gençlerle birlikte sağlamıştır. Yerel yönetimler anlayışımızda kadınların ekonomik yaşama dahiliyeti kelebek etkisi gibi belediyelerimizde bir mor ekonomi oluşturma hareketi başlatmıştır. 

Demokratik yerel yönetimler, sermaye tekelini büyüten kentlere karşı, toplumcu ekonomi ve demokrasiyi büyüten kentleri esas alır. Kadını iradesizleştiren, kentlerin dışlayıcı, erkek egemenlikli kamusallıklarına ve ayrımcı biçimlerine karşı kadın kentleri modellerini hayata geçirir. Kadın özgürlükçü, katılımcılık esasıyla demokratik, ekoloji eksenli kentler ile yaşamın bir denge içinde sürdürülmesini sağlar. Kır-kent, yoksul-zengin, kadın-erkek, sağlam-engelli arasındaki eşitsizlikleri ortadan kaldıran yerinden politikaları birlikte örer. Bu yönüyle, demokratik yerel yönetimlerimizde kadın kenti, gençlik kenti, engelsiz kentler, ekolojik kentler, hafıza kentleri, çocuk dostu kentler olarak tematik politikaları hayata geçirmiştir.

Tarihteki ve dünyadaki tüm devrimci, toplumcu, demokratik yerel yönetimler deneyimlerini kendine referans edinen demokratik yerel yönetimler modelimiz 2014 yılından itibaren kadın özgürlükçü mücadele ve yerel yönetimler deneyimiyle dünyada bir ilki gerçekleştirerek eşbaşkanlık ve eşit temsiliyeti belediyelerde ve il genel meclislerinde ilkesel olarak uygulamaya koymuştur. Bu yönüyle eşbaşkanlık sistemi kadın özgürlükçü mücadelenin eşitliği herkes için bir hak olarak görerek temsiliyetin ve iradenin sağlanmasında radikal bir demokrasi örneği oluşturmuştur. Geçmiş dönem kota ve pozitif ayrımcılık ilkelerini aşan bu sistem yerel demokrasinin sahici bir şekilde yaşamsallaştırılmasını sağlamıştır. Eşbaşkanlık bir kadın ve bir erkek arasında iktidarı paylaşmak değil demokrasinin garantisi için vardır. Kadınlar ve erkekler olarak erkek egemen bu dünyada eşitsizliklerin hedefi halindeyiz. Cinsiyet eşitsizliği ile birlikte egemen olan ulus, sermaye, kültür, inanç, sınıf, sağlamcılık ideolojisi gibi ayrımcılık üzerinden yönetimler oluşturulmakta ve politikalar egemenin zihniyetine göre ya da yok sayarak düşmanlık hukuku üzerinden yürütülmektedir. Yerel demokrasiyi, kentin öznelerinin katılımcılığını esas alan eşbaşkanlık sistemi faşizme karşı da panzehir görevi görmektedir. Diyalog, tartışma, politika üretme temsili siyasete sıkışmadan kadın-erkek eşitliği ile demokratik katılımcılığın hayata geçirildiği meclislerle politika üretmek eşbaşkanlığın hayata geçirilmesinin motivasyonudur. Meclisler olmadan, demokratik katılımcılık esas alınmadan eşbaşkanlık sisteminin yaşam bulması gerçekçi olmadığı gibi bürokrasiyi besleyen merkeziyetçi iki insanın başkanlığı demek olur. Burada alışa gelmiş bir ezberin bozulduğunu ve mücadelenin motivasyonunun çokluğun her yerde, direnişlerin sözleri ve renkleriyle, demokratik bir toplumun inşasının kentlerin de eşitlikçi ve özgürlükçü bir ideolojiyle yeniden değişim ve dönüşüme tabi tutulduğu söylemek mümkün. Bugün Kürdistan’da Bakur ve Rojava’da bu ısrarın motivasyonu toplumsallaşmış durumdadır. Halk kendine belediye başkanı değil kadın ve erkeğin şahsında kimliklerin, inançların, halkların, farklılıkların, gençlerin, engellilerin yani bugüne kadar yok sayılanların, sömürülenlerin, katliamların hedefinde olanların irade olduğu bir sistemi örmektedir.

Bu sistem kadınların, halkların, gençlerin kendi kentlerini inşa etmek için göreve çağırdığı gibi bireyciliğe karşı toplumsallığı eşitlik, adalet, özgürlük için örgütlenmesini oluşturur. Yerel demokrasi demokratik yerel yönetimlerle güçlendiği gibi ulus-devletlerin toplum karşıtı politikalarına karşı öz-örgütlülük ve öz-bilinç oluşturur. Kürt kadın hareketinin ortaya koyduğu bu radikal demokrasi modeli bugün saldırılara rağmen toplumsallaşmanın hakikatiyle bölgeden bölgeye, kadın mücadelelerinden hak ve adalet mücadelelerine, emek mücadelelerinden ekoloji mücadelelerine yerel yönetimlerin yeniden inşasında üzerine çalışılan, konuşulan bir demokratik yerel yönetimler yaklaşımı olarak yaşamsallaşmaktadır. 2016 yılından itibaren kayyımlarla halkların ve kadınların iradesinin gasp edildiği sadece belediye binaları değil kent hakkı, kadınların hakkı, emekçinin, gençlerin, engellilerin, çocukların, yaşlıların hakları gasp edilmiştir. Düşmanlık hukuku sadece Kürt halkına ve kadınlara yönelik değil örmüş olduğumuz yeni yaşama ve bu yaşamın eşit, özgür ve onurlu bir yaşam iddiasıyla barındırdığı ruha, inanca, iradeye ve kararlılığa yöneliktir. 8 yıldır kayyımlara ve AKP-MHP iktidarının çökertme politikalarına karşı bir adım geri atmadık çünkü biz eşitliği ve özgürlüğü kurumlarımızla yerelden inşa ettik, ediyoruz ve inşa etmeye devam edeceğiz. Nasıl yaşayacağımıza da nasıl bir yerel yönetim modeline de biz karar vereceğiz.


Etiketler : Kadın Mücadelesi, Eşbaşkanlık, Kürt kadın mücadelesi, Kürt kadınlar, Yerel yönetimler, Yerel Seçimler, Demokrasi,


...

Halide Türkoğlu