Kadıneki Çeviri,

Lozan Antlaşması: Yurtsuz Kürtler


Hawzhin Azeez-23 Tem 2023

Lozan, bir asırdan fazla bir süre önce güçler tarafından imzalanmış bir belge olabilir, ancak Kürtler için hâlâ tehlike arz ediyor

Lozan Antlaşması, Kürtler için yurtsuzluk başta olmak üzere ağır sonuçlara kapı araladı. Anlaşmadan sonra Kürtler, devlet tarafından dayatılan bir dizi politika ve sonuçlara maruz kaldı. Bu politikalar temel insan haklarını yok sayan uygulamalardı. Kürtlerden, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye karşı sadakat bekleniyordu.

Yeni kurulan rejimler ulus-devleti pekiştirmeye çalışırken, Kürtler ve diğer etnik gruplara devleti tanımaları ve olası bir ayaklanma yapmamaları için şiddet ve baskı politikaları uygulanıyordu, kararnameler dayatılıyordu. Bu süreçte Kürt kimliğini, kültürünü ve dilini kısıtlayan ciddi uygulamalar vardı. Lozan Antlaşması'nın en adaletsiz maddelerinden biri sonucunda Suriye'deki yüz binlerce Kürdün vatandaşlığı ve ulusal kimliği iptal edildi. Bunun sonucunda oradaki halk eğitim, sağlık, çalışma, evlilik, mülkiyet ve sosyal haklar gibi temel haklardan yoksun bırakıldı.

Türkiye'den Irak'a

Türkiye'de 1920'lerden itibaren pogromlar, etnik katliamlar, zorunlu göçler, infazlar ve keyfi cinayet ve kayıplar neredeyse kural haline geldi. Kürt kültürü ve dili 1990'lara kadar yasaklandı ve ülkedeki Kürt demografisini kalıcı olarak değiştirmek için bir dizi asimilasyon politikası uygulandı. Bu süreç, bazı raporlarda yarım milyona yakın olduğu tahmin edilen binlerce Kürt köyünün metodik olarak yok edilmesini içeriyordu. Ardından, Kürt toplumunun doğası, milyonlarca kişinin kentsel bölgelere taşınmaya zorlanmasıyla geri dönülmez bir şekilde değiştirildi.

Koruculuk sistemi ise Kürt toplumu içinde korku ve güvensizlik ortamı yaratmak için kullanıldı. Bu politika, yavaş ama emin adımlarla Kürt toplumunun sosyal dokusunu parçalamak için tasarlandı.

Irak'ta uygulanan kültürel ve dilsel baskı, Türkiye'nin şovenist yaklaşımıyla aynı seviyede değilken, yüzyılın sonuna doğru artan Araplaştırma, asimilasyon ve etnik temizlik politikaları burada da çok sinsi ve güçlü uygulanıyordu. Enfal Harekâtı, binlerce erkek ve çocuğun kaybolmasına, yüz binlerce kadının, binlerce kişinin yasadışı kimyasal silahlarla öldürülmesine ve çok daha fazlasının kalıcı olarak yerinden edilmesine ve görece güvenli bir yere kaçmak zorunda kalmasına neden oldu. Baas rejimi yarım milyona yakın köyü tasfiye etti, Kürtleri kırsal alanlara hapsetti ve böylece Türkiye gibi sistemli az gelişmişlik, yoksulluk ve Kürtlere karşı ayrımcılık politikası uyguladı. Ek olarak, Saddam'ın 1991'de Kuveyt'i işgal etme girişiminin ardından yaptırımlar ve felaketle sonuçlanan 'Gıda İçin Petrol' programı uygulandı. Irak rejimi, Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerine derhal bir iç yaptırım uyguladı ve bunun sonucunda Kürtler, 2003 yılında ABD'nin ülkeyi işgaline kadar yürürlükte kalan açlığa, yoksulluğa ve ekonomik yoksunluğa maruz bırakıldı.

Suriye'deki Kürtler

Türkiye, Irak, İran gibi Suriye rejimi de sürekli olarak uluslararası insan hakları yasalarını ihlal etti. Amacı sürekli olarak Kürt varlığını ve kimliğini sınırlamak, tamamen ortadan kaldırmak, demografik mühendislik de dahil olmak üzere keyfi, ayrımcı yasalar getirmek bunlardan bazıları.

Türkiye, Irak ve İran'daki Kürt nüfusuna oranla Suriye’deki Kürt nüfusu daha az olduğu için orada yaşayan Kürtlerin durumu biraz daha iyiydi. 1962'de Kürtlerin çoğunlukta olduğu Hesekê’de nüfus sayımı yapıldı. Nüfusun yaklaşık %20'sini oluşturan Kürtler, bir anda yurtsuz ve kimliksiz hale geldi. Bölge Süryanileri, Ermenileri, Çeçenleri ve diğer etnik-dini grupları da barındırmasına rağmen nüfus sayımının yalnızca Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgede yapılmış olması ve Kürtlerin vatandaşlıktan çıkarılmış olması bunun Kürtlere yönelik bir politika olduğunu gösterdi.

Birleşik Arap Cumhuriyeti'nin dağılmasından kısa bir süre sonra 23 Ağustos tarihli 93 sayılı kararnameye göre “Silahlı Kuvvetler Arap Devrimci Yüksek Komutanlığı” için acilen nüfus sayımı yapılması gerektiği belirtildi. Cumhuriyet, 1958-1961 yılları arasında Suriye ve Mısır arasında oluşurulan siyasi bir birlikti ve Ortadoğu'da bir Pan-Arap devleti kurma yolunda atılan ilk adımdı. Ancak başarısızlıkla sonuçlanan Cumhuriyet’in sonucunda Arap kimliği Suriye içinde güç ve otorite sağlamlaştırdı. Hemen ardından, 30 Nisan 1962 tarih ve 1 sayılı kararnameye ve 23 Ağustos 1962 tarih ve 106 sayılı bakanlık kararına istinaden sadece 'bir günde' yapılmak üzere genel nüfus sayımı yapıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) 1996'da yayınladığı özel bir rapora göre, kararname aynı zamanda “Ülkede Arap olmayanların en fazla yoğunlaştığı bir bölge olan Suriye'nin zengin kaynaklara sahip kuzeydoğusunu Araplaştırmaya yönelik kapsamlı bir planın bir bileşeniydi”. Diğerlerine göre, bu tür yasalar, "Suriye'nin Kürt azınlığını hedef alan daha geniş bir hükümet liderliğindeki ayrımcılık ve demografik mühendislik politikaları" doğrultusunda getirildi. Etnik temizlik ve demografik değişim bu politikanın temel amacıydı.

Hesekê Kürtlerinden 1945'ten beri Suriye'de ikamet ettiklerini kanıtlamalarının yanı sıra aynı zamanda kısa süre içinde toplanması neredeyse imkânsız olan bir dizi belge ve kanıt sunmaları istendi. Birçoğu, neler olup bittiğine anlayamıyordu veya uygun belgeleri zamanında toplayamamıştı. Hükümet yetkilileri yurttaşlara nüfus sayımı hakkında yeterli bilgi vermediğinden, o tarihe kadar nüfus sayımından haberdar bile değildi.

İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre, nüfus sayımı Kürtler için felaketin ötesindeydi. Aynı aileden gelen ve aynı köylerde ikamet eden bireyler, yabancı vatandaş olarak kategorize edildi. Aynı ailelerin kardeşleri vatandaşlıklarını kaybederken, ebeveynler vatandaşlıklarını korudu. Aynı köylerde çocuklarıyla yaşayan ebeveynlerin statüleri ellerinden alındı. Yetkililere rüşvet verebilen aileler, vatandaşlıklarını kaybetmekten kurtulmayı başardılar. Sonuç olarak, tüm aileler, köyler, aşiretler ve topluluklar artık ayrıldı ve yabancılar olarak sınıflandırıldı.

İçişleri Bakanlığı, Kürtlere, onları diğerinden ayıran özel bir kırmızı kimlik kartı verdi. Kürtler, mülk sahibi olma, seçimlerde ve referandumlarda oy kullanma gibi bir dizi temel haktan mahrum bırakıldı ve kamuda görev alamadılar. Kürtlerin karşı karşıya olduğu zorluklar bununla da sınırlı değildi. Devletten gıda yardımı talep edemiyorlardı ve devlet hastanelerine kabul edilmiyordu. Bu da uzun vadede yoksulluğa neden oluyordu. Devlet kurumlarında veya devlete ait herhangi bir kuruluşta çalışma hakları olmadığı için öğretmen, mühendis, doktor, askeri personel, hâkim ve savcı olamıyorlardı. Vatandaşlık sahibi kişilerle evlenmelerine de yasal olarak izin verilmedi. Evlenseler bile, evlilikleri yasal olarak tanınmadı bu yüzden her iki şahıs da kimlik kartlarında yasal olarak 'bekar' olarak kabul edildi. Yasal olarak uluslararası seyahat etmek ve Suriye'ye dönmek için pasaport talep edemediler. Bu, belgesiz kişinin ülkeyi terk etme ve baskıcı durumdan kaçma girişimini engelledi. Esasen ülke içinde hapsedildi, sessizleştirildiler, silindiler ve yok oldular.

1962 Kararnamesi'nin zorbalıkları bunlarla da sınırlı değildi. Kürtlerin vatandaşlık durumu kalıtsal olduğu için kimlikleri ellerinden alınanların çocukları da etkilendi. Bu kişilerin çocukları, herhangi bir belgeye sahip olmadıkları için kayıtsız" tanımlıyordu. Varlıklarına dair herhangi bir kanıt yoktu. Bu ailelerin çocuklarının eğitime erişimine ancak uzun mücadeleler ardından izin verildi ve dokuzuncu sınıfın ötesinde eğitim almaları yasaklandı.

Şehirlerin, bölgelerin ve köylerin Kürtçe isimleri Arapça olarak değiştirildi. Kürt okulları, Kürtçe yazılmış tüm kitap ve materyaller, Newroz gibi şenlikler yasaklandı. Kutlamaya cesaret edenler rejim güçleri tarafından dövüldü, tutuklandı veya öldürüldü. Kürt aktivistler sık ​​sık taciz edildi ve tutuklandı, işlerinden veya eğitimlerinden ihraç edildi. Bu ırksal ayrımcı yasaların çoğu Suriye anayasasında yer aldı. Hakikat ve Adalet için Suriyeliler Örgütü’ne göre: "Bu yasaların adil olmayan şekilde uygulanmasıyla, hükümet on yıllardır ulusal ve bölgesel ayrımcılığa dayalı toplumsal kırılmaları şiddetlendirdi."

2011 yılına gelindiğinde, Esad rejiminin artan Kürt muhalefetini azaltmak için bir dizi uzlaştırma çabasının ardından rejim, "yabancıların" vatandaşlık kazanmasına izin veren yeni bir yasa çıkardı. 2013'ün sonlarına doğru, iddiaya göre 104.000 kişi vatandaşlık kazandı. BM Mülteci Ajansı'na (BMMYK) göre 2018'de bu sayı yaklaşık 20.000'e düştü. Bununla birlikte, 2011'deki son nüfus sayımına göre ve sayıları 150.000 civarında olan kişi belgesiz kalmaya devam ediyor.

Lozan'dan bir asır sonra

Lozan sonrası jeopolitik olarak Kürtler kalıcı olarak vatansız hale getirildi; bu durum, çok sayıda soykırım ve etnik katliam, demografik değişiklikler, dil ve kültür asimilasyonu dahil olmak üzere korkunç insan hakları ihlalleriyle -bazıları hala devam ediyor- sonuçlandı. Suriye'deki Kürtler ve onların çocukları, bir dizi uluslararası insan hakları yasasına aykırı olarak vatandaşlıktan yoksun bırakıldılar. Kürt milliyetçi çabalarını terörize etmeye ve boşa çıkarmaya etkili bir şekilde hizmet ettiler.

2011 yılına gelindiğinde, Suriye iç savaşı, temel haklarını korumak için askeri ve sivil uygulamalar ve kurumlar geliştirmeye ilk girişenler Kürtler oldu. Efsanevi Halk Koruma Birlikleri (YPG) ve Kadınları Koruma Birlikleri'nin (YPJ) IŞİD'e karşı tarihi mücadelede ortaya çıktı. Demokratik ve konfederal özyönetim, çok kültürlülük ve cinsiyet eşitliği sisteminin kurulması IŞİD'e karşı koymak için uygulanan araçlardı. Yine de Lozan'ın imzalanmasından bu yana neredeyse bir asırdır, Suriye'deki Kürtler kimliksiz bir konumda. Bir yanda Türkiye tarafından işgal edilen ve hedef alınan, diğer yanda bir dizi cihatçı grupla mücadele yürütüyor. Lozan, bir asırdan fazla bir süre önce güçler tarafından imzalanmış bir belge olabilir, ancak Kürtler için hâlâ tehlike arz ediyor.

*Çeviri: Jin Dergi

*Kaynak: https://nlka.net/eng/lausanne-treaty-from-statelessness-to-citizenshipless-kurds/


Etiketler : İran, Kuzey ve Doğu Suriye, Irak, Türkiye, Lozan, Lozan Antlaşması, Lozan kadın kırımıdır, Lozan hakların kırımıdır,


...

Hawzhin Azeez