Kadıneki Yazı,

Farklılıklarıyla dayanışmayı zenginleştiren Jin Dergi, iyi ki varsın


Zuhal Atlan-29 Eki 2023

1 Kasım 2020'de Yeni Yaşam Kadın Eki olarak yola çıkan ve geçtiğimiz 8 Mart'ta Jin Dergi olarak yayın hayatına devam eden web dergi, her hafta renkli kapağı ve görselleriyle okuyucusuyla buluşuyor. (...) Kadınların özgürlük mücadelesinde bedenlerine, kimliklerine, emeklerine yönelik yapılan her türlü saldırılara karşı “Sokakları kadın düşmanlarına bırakmayacağız” manşetiyle tarafını seçiyor...

Dijital medyanın son 10 yıldır yaygınlaşmasıyla birlikte herkesin kendi sözünü söylediği, düşüncelerini ifade edebildiği çevrimiçi platformlar oluşmaya başladı. Bununla birlikte günümüzde bilgiye erişmek internetin bize sağladığı kolaylıktan kaynaklı hızlı olsa da istediğimizi bulma konusunda zorluklar yaşarız. Bu zorlukların nedenleri ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Kiminde dezenformasyon yığınıyla bilgi taşarken kiminde sahte dediğimiz ve trol olarak addedilen kullanıcı ya da hesaplar propagandalarıyla algı yaratarak topluma yön vermeye çalışır.

“Kara propaganda” ile belli zamanlarda kendi çaplarında “başarılı” olsalar da susturulan kesimlerin kendi alternatif medyalarını oluşturması azımsanmayacak bir seviyede. Hele ki basın ve ifade özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 165’inci sırada olan Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsak ezilen, ötekileştirilen, sesi duyulmayan, ayrımcılığa maruz bırakılan, emeği sömürülenlerin sesini duyuracak mecraların daha fazla olmasını zorunlu kılıyor. Hal böyleyken öyle devasa medya patronları ya da şirketleriyle ittifak kurarak değil, gayet kolektif ve derdi olanın deyim yerindeyse “içini döktüğü” ve bunu yaparken bir kesime dokunan sözler birleşmeye başladı.

Ana akım erkek medyanın sesine kulak vermediği bu kesimlerin en fazla sömürüleni hiç şüphesiz kadınlar oluyor. Evde, sokakta, iş yerinde, tarlada kısacası yaşamın her alanında emeği sömürülen, renginden dolayı dışlanan, inancı baskılanan, sağlamcılık anlayışına karşı mücadele eden, dili yasaklanan, erkekler tarafından katledilen kadınlar...

Erkek egemen sistemin yazı yazmanın dahi erkek işi olarak görülmesine çomak sokan kadınlar, tarihte kalemleriyle topluma yön verirken aynı zamanda yaşadıkları ezilmişliği, ötekileştirilmeyi bizzat kendileri dile getirerek buna dair çözümler sunarak birlikteliğin güçlülüğünü önemsedi. “Kadın yazmaz, doğurur” anlayışını yerle bir eden kadınların ufak çaplı da olsa zar zor çıkardıkları dergiler, kadınlar arasında farkındalığın yaratılmasını sağladı. Kendi cinsiyle barışan bir kadın gerçekliği ortaya çıkaran bu tarz dergilere geçmişte tüm kadınların ulaşması zor olsa da yukarıda da belirttiğim gibi dijital medya çağında bunlara erişmek artık daha kolay. 

Özellikle Türkiye’de 2016’da OHAL’in ilan edilmesinden nasibini alan muhalif medyanın baskılanmasıyla kadınların sesini duyuran mecraların da sesi kısılır oldu. O dönemde kadınların sesini duyurmak için gönüllü ağlar oluşturuldu ya da kolektif bir şekilde hazırlanan internet siteleri ya da bloglar yaygınlaştı. Bu ağlar, ses kısılmaya karşı dönemsel açıdan işlevini yerine getirse de sürekliliğini sağlama ve kurumsallaşma konusunda yeterli olamadı.

Yanı sıra haftalık kadın ekleri çıkaran gazeteler, bir süre sonra yerinde saydı ya da kadınları sadece “moda”, “diyet”, “güzellik” adı altında çeşitli başlıklarla oyalamayı seçti. Hakikati çarpıtan ek’ler, katledilen kadını görmedi, Emine Bulut’un sesi olmadı, Kürtçe tercüman olmadığı için kendini ifade edemeyen Fatma Altınmakas’ın neden öldürüldüğünü gizledi, İran’ın Rojhilat bölgesinde başörtüsü takmadığı için ahlak polislerince öldürülen Jîna Emînî’den sonra yükselen “Jin, Jiyan, azadî” sesini duymadı, nafaka hakkı gasp edilen kadınlar değil, “babalar mağdur” diye haberler yapıldı, yazılar yazıldı. İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasında maktulün değil, failin yanında yer aldı ve daha sayamayacağım bir sürü hak ihlalleri... 

Yukarıda saydığım tüm olumsuzluklara rağmen yaşamı yeniden üretmek için emek verenler de var. Tüm bunları yaşarken sesini, mücadelesini, direnişini duyuracağı böylesi bir süreçte sesini kısmak isteyenlerin karşısına kalemiyle dayanışmasını büyüten kadınlar önemli bir iş başararak Jin Dergi’yi bizlere armağan etti. Bu emekte üretimin en özel hali olan Jin Dergi, Sara Ahmed’in, “Düştüğünüzde, kelimeler sizi kaldırabilir”  sözünün en yalın halini sunuyor bize. Umutsuzluğun sıfır noktasında içerik ve yazılarıyla kutup yıldızı olan Jin Dergi’nin başarısı, farklılıkları bir arada birleştirmesinde ve her kadının kendini yazılardaki kelimelerde bulmasında gizli.

1 Kasım 2020'de Yeni Yaşam Kadın Eki olarak yola çıkan ve geçtiğimiz 8 Mart'ta Jin Dergi olarak yayın hayatına devam eden web dergi, her hafta renkli kapağı ve görselleriyle okuyucusuyla buluşuyor. Erkek medyaya inat Kürt kadınlardan Ermeni kadınlara, Alevi kadınlardan mütedeyyin kadınlara, feminist kadınlardan sosyalist kadınlara kadar farklılıklarıyla dayanışmayı zenginleştiren yazılarla karşımıza çıkıyor. Yer yer kadın gündeminden bizleri haberdar ederken yer yer kapağına taşıdığı “Jin, jiyan, azadî” ile Hindistan'dan Amerika'ya, Avrupa'dan Ortadoğu'ya tüm dünya kadınlarının sesi oluyor.

Kadınların özgürlük mücadelesinde bedenlerine, kimliklerine, emeklerine yönelik yapılan her türlü saldırılara karşı “Sokakları kadın düşmanlarına bırakmayacağız” manşetiyle tarafını seçiyor, “Kadın dayanışması yaşatır, örgütlü isyan değiştirir” sözüyle birlikte güçlü olmanın güzelliğini ortaya koyuyor. Kadınları “moda” ve “güzellik” algısına hapseden cinsiyetçi bakış açısının aksine cins sevgisinin ve bilincinin artmasını sağlıyor.

Jin Dergi’de yazmak için “çok iyi yazar” olmak gerekmiyor. Belki de güzelliği buradan geliyor. Kadınlara ilişkin güncel gelişmeleri takip eden gazeteci, yazar, siyasetçi, aktivist, sanatçı, sağlıkçı, psikolog, akademisyen gibi farklı mesleklere sahip kadınların yazılarıyla dolu dolu sayılarla çıkan Jin Dergi'de söyleşi, portre, çeviri, jineoloji, kültür-sanat gibi farklı kategorilerde içeriklere ulaşmak mümkün.

Jin Dergi yola çıktığı günden itibaren 3 yaşını doldurdu. Dergi’nin bugünlere kadar gelmesini sağlayan, hiç şüphesiz kadınların büyük emek ve ortak çalışması oldu. Dolayısıyla, Jin Dergi’yi daha fazla büyütmek boynumuzun borcudur. İyi ki varsın Jin Dergi...


Etiketler : Jin Dergi, Medya ve kadın,


...

Zuhal Atlan