Kadıneki Yazı,

Ey korkak, iktidarın arkasına saklanmaktan vazgeç!


Gülbahar Alpsoy-03 Mar 2024

Ancak erkek aklı bugün artık o kurnazlıkta açık şekilde ortalıkta dolanıyor ve biri dönüp de “Ey korkak, iktidarın arkasına saklanmaktan vazgeç” diyemiyor

İktidarın yetki hastalığı, doymak bilmeyen aç halleri her daim yıkım getirmiştir. Kadına kalan ise yıkımları tekrar ve her seferinde bıkıp usanmadan inşa etmek olmuştur. Bundan sebeptir ki; Tarihsel toplumdan günümüze kadar, iktidar sevdalıları toplumun kazanımlarına sahip çıkarak, yakıp yıkarak, toplumsal belleği kendi lehlerine yontmuşlardır. Bunun için de direnen, karşı koyan verili olanı kabul etmeyen kadına karşı savaş pozisyonu almışlardır

Öyle ki; Tarihten günümüze kadar iktidarlar çeşitli özel savaş yöntem ve araçları kullanarak (Üniformalılar, sanal medya platformları, yargı, okullar, devlet kurumları vb.) özellikle kadının zihnine sızarak zehirlemek ve değerlerinden uzaklaştırıp çürütmek ister ki kadın da “iktidarcıdır“ diyebilsin ve kadına en ince yöntemle saldırabilsin. Ancak bu bitmez tükenmez zehrinde bir panzehiri var. “Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigma”

Ahir zamandan bu yana, dünden bugüne kadınla kazanılmış yaşam yine kadın öncülüğünde koruna gelmiştir. Her dönem olduğu gibi günümüz toplumunda da ama özellikle politik yaşam içerisinde inceltilmiş erkek aklı ve sözde “bilince” çıkartılmış erkekliği daha fazla açıklığa kavuşturmak elzem hale gelmiştir. Kadınlar; erkeği, eril aklı ve “erkeklik hastalığından” arındırma mücadelesine ısrarla ve inatla devam ediyor. Her ne kadar hortlatılmış erkeklik bu sorunu görmek ve bilmek istenmese de kaybetmelerine sessiz kalınamaz, görmezden gelinemez bir aşamaya ulaşmış durumda

Eril sistemin toplumda yarattığı kaos, buhran, çözümsüzlük hali erkek sorununu kamufle ederken, her şeyi kadın sorunu olarak ifade ederken, kendini kandırmak korkularıyla yüzleşmekten kaçmanın farklı bir kurnazlığı oluyor. Ancak erkek aklı bugün artık o kurnazlıkta açık şekilde ortalıkta dolanıyor ve biri dönüp de “Ey korkak, iktidarın arkasına saklanmaktan vazgeç” diyemiyor. Ardına saklanılan yıkıldığında selam verilmeyecek acınasılara üzülmemek elde değil. Bu kadar çaresiz ve zayıfken bu kadar özgüven şaşırtıcı bir cahillik de değil nedir?

Kadın ile kazanılmış bir yaşam var, onur, gurur, itibar var. Hiçbir kalkanın ardına saklanmadan öz gücüyle kazandığı devrimler ve büyük orduların baş edemedikleri ile korkusuzca baş eden zaferler kazanan tarihi var. Kadın ile kaybedilecek olan tek şey ise erkeklik, iktidar, zulüm, yıkım ve ölümdür. Politika, yıkımı ön gören zihniyet ile yürütülmez. Politikanın sırrı mütevaziliktir duygu ve aklın ortak sanatıdır. Komünal yaşamın çıkarsız hesapsız öncülüğüdür. Tekçi bencil anlayıştan veba gibi kaçmaktır. Bu sırra ulaşanlar kadın-erkek toplumla ortak yaşamın temelini en güçlü şekilde atanlardır. Yapının her bir taşını gelecek kuşaklara demokratik eşit bir yaşamı miras bırakma bilinciyle dizerler.

Toplumsal, siyasal, sosyal yaşamın her bir alanında bin bir emek verilerek her bir anı destanlarla dolu kadın kazanımlarımız inşa edilen, edilmek istenen özgür yaşamın yapı taşları “mütevazi” gibi görünmeye çalışan, kurnaz erkek eli ve aklı ile yükselmez. Orada güçlü görünen ama özünde hastalıklı bilincin eksik ve çürük taşlarıyla dizilmiş bir yapı olur ki, en ufak dokunuşla tuzla buz olur. Geleceğe kalan ise sadece hayal kırıklığı olur.

İçinde bulunduğumuz yerel seçim sürecinde bir kez daha gördük ki kazanımlarımızdan biri olan eşit temsiliyet ve eşbaşkanlığı anlamış gibi görünen ama aslında anlamamış ve bastırılmış erkekliğin resmiyet gibi anlamsız bir yetkide hortlaması olmuştur. Erkeklik ile mücadele önemlidir, hortlayan ile mücadele etmek daha da önemlidir. Hortlayan çürüktür ve çürümüş olan, topluma en fazla zarar verendir. O zaman çürüyeni bünyeden söküp atmak elzem bir hal almıştır. Kadın yolu, mücadelesi süreklidir, durmak, es vermek, soluk almak erkekliğin yola saldırmasına zemin hazırlamaktır.

Kadınlar bu yolda kendileri ile yüzleşme cesareti gösteren herkes ile yürümeye devam eder. Yürüyor gibi görünen, yürüyüşü ağırlaştırana yürüyebilsin diye destek olmaya çalışır ki, onlar hala ışığı görmemiş olanlardır. Lakin ışığımıza, yolumuza engel koymaya, ışığı çalmaya çalışana da karanlığında kal demeyi bilir…Kadınlar tarihten günümüze kadar koruyan, besleyen, büyüten, candan can olan, kıyımlardan geçen bedel ödeyip daha da ödemeye devam eden kadın mirasını aldığı direniş kültüründen asla vazgeçmez, kimsede geçiremez. Dün olduğu gibi bugünde kazanımlarımızı koruyarak kazanmaya devam edeceğiz. Erkeğin kaybettirdiği değerleri de kazanarak toplumun özlemini duyduğu özgür yaşamı kazanmaya ve savunmaya devam edeceğiz.

Kürt kadınların öncülüğünde ilk defa büyük emek ve bedel ödenerek, 2014 yılında hayata geçirilen ve dünya kadınlarının feyz aldığı eşbaşkanlık bugüne kadar hiçbir erkeğin bireysel hırs ve çıkarlarına kurban edilecek bir sistem olmadı, bundan sonra da olmayacak. Kendini dayatan merkeziyetçi, bencil anlayışları eşit temsiliyet, eşbaşkanlık modelimiz ezer geçer. Bedel ödemeyenin kalmadığı coğrafyamızda toplumsal bedellerin sahiplenmesi ve korunması için bu anlayışları eril ve iktidarcı anlayışları mahkûm etmek ve eşit demokratik özgürlükçü bir yaşam için en güçlü şekilde çalışmak birlikte kazanmak tek yoldur, birlikte yürünen yolda yoldaş olmak için “biçin ser kar”

Jin jiyan azadî


Etiketler : Eşbaşkanlık, Kürt kadın mücadelesi, eşit temsiliyet,


...

Gülbahar Alpsoy