Kadıneki Söyleşi,

Enternasyonalistler: Tecrit, Abdullah Öcalan’ın fikirlerine karşı bir savaştır


Meltem Oktay-22 Eki 2023

Julie Jourdan: 'Bir Kürt kadınının özgür bir toplum yaratma anlatışını dinlediler mi? Abdullah Öcalan Kürtler için çözümden çok daha fazlasıdır'

Melanie Kauffer: 'Kürt kadın hareketinin gücü en az Abdullah Öcalan'ın yazıları kadar ilham verici ve ikisi birbirinden ayrılamaz'

Yaklaşık 32 aydır ağır ve mutlak bir tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamak ve yıllardır süren Kürt sorununu çözüme kavuşturmak için dünyadaki Kürt dostları tarafından büyük bir kampanya başlatıldı. 10 Ekim’de Fransa’nın başkenti Strasbourg merkezli olmak üzere dünyanın 74 ayrı merkezinde açıklamalar yapılarak “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” kampanyası start aldı. Kampanyada milyonlarca üyesi olan sendikalardan kadın ve gençlik hareketlerine, siyasetçilerden filozoflara, gazetecilerden işçi hareketlerine ve yerel halk temsilcilerine kadar birçok kesim yer alıyor. Kampanya gün geçtikçe çığ gibi büyürken, her yerden “Abdullah Öcalan’a özgürlük” talepleri yükseliyor. Bu kampanyayı en güçlü şekilde sahiplenenler ise Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlük felsefesini benimseyen enternasyonalist kadınlar. Katılımcılardan aktivist Julie Jourdan ve Melanie Kauffer ile kampanyaya dair konuştuk.

'Öcalan özgür yaşamı temsil ediyor'

Enternasyonalist Julie Jourdan, Abdullah Öcalan’ın fotoğrafını ilk olarak Avrupa’da Kürtdistanlıların bir protesto gösterisinde dalgalanan posterlerde görmüş. Jourdan o anları şöyle anlatıyor; “Birkaç yıl önce yolum Kürt toplumu tarafından düzenlenen bir gösteriyle kesişti. Öcalan'ın portresini taşıyan düzinelerce bayrak havada dalgalanırken, bilmediğim dilde bir konuşma yapılıyordu. Ben yaklaşırken, birisi bu kişinin kim olduğunu ve Kürt toplumunun neden o gün gösteri yaptığını açıkladı. Abdullah Öcalan'ın adını ilk kez duyuyordum. Birkaç ay sonra feminist bir örgüt aracılığıyla şehrimde bir Jineloji eğitimine gittim. O andan itibaren, Öcalan'ın düşüncesinin Kürdistan’da kadın devrimi sürecindeki önemini ve dünya çapında yaratabileceği etkiyi anladım. O, Murray Bookchin'in toplum ve sosyal ekoloji üzerine radikal düşüncesinden esinlenerek, erkeğin doğaya tahakkümünün erkeğin erkeğe ve erkeğin kadına tahakkümüyle başladığını söylüyor. İdeolojik bir temel olarak ataerkillik karşıtı mücadelenin önünü açıyor. Kürt özgürlük hareketinin lideri olarak Öcalan benim için 21. yüzyılda özgür bir yaşam ve sosyalizmin yenilenmesi umudunu temsil ediyor.”

'Tecrit insanlık değerlerine aykırı'

Abdullah Öcalan üzerinde üç yılı aşkın bir süredir mutlak bir biçimde sürdürülen tecride dikkat çeken Jourdan, İmralı’da büyük bir hukuksuzluk yaşandığını söyledi. Jourdan, “Abdullah Öcalan'ın içinde bulunduğu durum sadece uluslararası hukuka değil, aynı zamanda tüm insanlığın savunduğu özgürlük ve barış ideallerine de aykırıdır. Enternasyonalistler olarak mevcut durumu kınamalıyız” dedi.

Dünyadaki Kürt dostları tarafından başlatılan “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” kampanyasına da dikkat çeken Jourdan, kampanyanın çok önemli olduğunu, büyütülmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Avrupa’da gösterilerle, mitinglerle, toplantılarla, tartışmalarla, şarkılarla tüm gücümüzü bu kampanyaya adamalıyız. Kanımca, Nelson Mandela'nın serbest bırakılmasında olduğu gibi sadece olumlu kamuoyu ve geniş çaplı uluslararası seferberlik ile öfke, dengeyi değiştirebilir. Öcalan'ı ve genel olarak Kürt halkını çevreleyen medya izolasyonunu kırmak için bu adaletsiz durumu mümkün olduğunca görünür kılmamız gerekiyor. Öcalan'ın profilini yükseltmenin bir başka yolu da hem teorik olarak düşüncelerini açıklamak hem Kürt hareketi tarafından öne sürülen devrimci önerileri hayata geçirmek ve hem de fikirlerini mümkün olduğunca geniş bir alana yaymaktır.”

'Tecritle çözüm boğulmak isteniyor'

“Abdullah Öcalan’ın tecrit edilmesi tüm Kürt halkının tecrit edilmesidir” diyen Julie Jourdan, “Halkların özgürlüğü ve kendi kaderini tayin hakkı için mücadele eden bir insanın Kürdistan için siyasi bir çözüm bulmayı amaçlayan tartışmalarda yer almasını engellemek, aslında Kürtlerin on yıllardır yürüttüğü mücadeleyi boğmanın, susturmanın ve gayrimeşrulaştırmanın bir yoludur” dedi. Kürt halkının ve haklarının da bu şekilde inkar edildiğine dikkat çekti.

'Öcalan çözümden çok daha fazlası'

PKK’nin “terör” listesinde olması konusuna da değinen Jourdan, “Türkiye ve Avrupa Birliği için Kürdistan İşçi Partisi'ni terörist olarak tanımlamak çok daha kolay. Onlara göre Kürtler bir toplum vizyonuna sahip meşru muhataplar değiller, bu yüzden hapsedilebilir, öldürülebilir ve sömürgeleştirilebilirler. Bu, Türkiye'nin Ortadoğu halkları üzerinde on yıllardır sürdürdüğü emperyalist ve paternalist bir politikadır. Aynı zamanda dünya devletlerinin göz yumduğu yıkıcı bir politikadır. Bu kesimler Abdullah Öcalan’ın kitaplarından birinin başlığını bile okumadılar mı? Bir Kürt kadınının toprak sevgisini, özgür ve ataerkillik karşıtı bir toplum yaratma kararlılığını anlatışını dinlediler mi? Abdullah Öcalan Kürtler için çözümden çok daha fazlasıdır. Öcalan'sız devrim olmaz, yoldaşımız olan Abdullah Öcalan’ı, dünyanın tüm demokrasi güçlerine umut olan bu barış insanını şimdi özgürleştirme zamanıdır” dedi.

'Öcalan’ın fikirlerinden ilham aldım'

Abdullah Öcalan’ın 21. Yüzyılın ilk kadın devrimine ilham veren çok önemli bir düşünür olduğunu ifade eden Enternasyonalist Melanie Kauffer de, Abdullah Öcalan’ın fikir ve felsefesinden özellikle de kadın özgürlük felsefesinden etkilenenlerden. Şöyle anlatıyor; “Abdullah Öcalan'ın derin bir tarihsel analize dayanan düşünceleri bize özgür bir toplumun nasıl geliştirilebileceğine dair yollar ve fırsatlar gösteriyor. Bu felsefenin kadınlara çok fazla güç ve umut verdiğini hissettim, özellikle de Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin sadece soyut düşünceler olarak kalmaması, Kürt kadın hareketi ile bu fikirlerinin gerçeğe dönüşmesini gördükten sonra. Kürt kadın hareketinin gücü ve cesareti en az Abdullah Öcalan'ın yazıları kadar ilham verici ve her ikisi de birbirinden ayrılamaz. Ben ve diğer pek çok kişi bundan çok ilham aldık.”

'Sadece düşünür değil, bir savaşçı'

Abdullah Öcalan’ın sadece bir düşünür olmadığını dile getiren Melanie Kauffer, O’nun direnişçiliğine de vurgu yaptı: “Abdullah Öcalan sadece bir düşünür değil, 25 yıllık tecride karşı hapishanede inanılmaz bir direniş yürüten devrimci bir savaşçıdır. Böylesine ağır koşullarda, sosyalizm ve kadın özgürlüğü mücadelesini daha ileriye taşımak isteyen dünya çapındaki devrimciler tarafından okunan savunma yazılarını üretmeyi başardı. Dünya çapındaki devrimci mücadelelere tarihi bir katkı yaptı ve yapmaya devam ediyor.”

'Sesimizi yükseltmeliyiz...'

Abdullah Öcalan’ın bu önemli fikirlerinin hala yeterince bilinmediğini ifade eden Melanie Kauffer, enternasyonalistlerin yapması gerekenlere dikkat çekti.  Kauffer, “Enternasyonalistler Abdullah Öcalan’ın felsefesinin daha fazla bilinmesine katkıda bulunabilir ve bu şekilde toplumlarının onun felsefesinin sadece Kürdistan'la ilgili olmadığını, bu fikirlerin başka yerlerde de geçerli olduğunu görmelerini sağlayabilirler. Enternasyonalistlerin özellikle görevi, Abdullah Öcalan'ı tüm insan haklarına aykırı bir şekilde hapseden ve insanlığa karşı daha birçok suç işleyen Türkiye devletiyle yapılan uluslararası işbirliğine karşı çıkmaktır. Daha kısa bir süre önce Türk ordusu Rojava'daki yaşamı sürdürülemez hale getirmek için sivil altyapıyı bombaladı ve Abdullah Öcalan'ın fikirlerinden ilham alan bu devrimi boğmaya çalıştı. Abdullah Öcalan'ın tecridi ile Kürdistan'da ve başka yerlerde direniş güçlerine yönelik diğer tüm saldırılar arasındaki bağlantıları görmek zorundayız. Abdullah Öcalan'ın tecrit edilmesi sadece bir kişinin insanlık dışı koşullarda tutulmasıyla ilgili değildir. O’nun faşizm, toplumsal cinsiyetçilik ve kapitalizmden çıkış yolunu gösteren, ulus-devlet sisteminin üstesinden gelmek için demokratik güçleri birleştirme potansiyeline sahip devrimci fikirlerine karşı yürütülen savaşın bir parçasıdır. Enternasyonalistler olarak, izolasyonun küresel baskıcı sistemin bir parçası olduğu anlayışını geliştirmeli ve buna karşı sesimizi yükseltmeliyiz” çağrısında bulundu.

'Özgür bırakılması gerekiyor'

Melanie Kauffer, gerçek anlamda bir barışın ve Kürt sorununda siyasi çözümün ancak Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ile mümkün olacağını ifade etti. Bu nedenle başlatılan kampanyanın da çok önemli olduğunu söyledi. Kauffer, “Abdullah Öcalan, Kürt halkının lideri olarak tanınmaktadır ve bu nedenle Türkiye devletiyle olan çatışmanın çözümü için siyasi bir süreç başlatılması halinde Kürt halkını temsil edebilir. Ancak bunun için öncelikle Abdullah Öcalan'ın özgür bırakılması gerekiyor, aksi takdirde müzakereler mümkün olmayacak ve siyasi bir çözüm bulunamayacaktır” dedi.

Öcalan’ın fikirleri için bir dizi etkinlik

Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması için çabalayacaklarını söyleyen Melanie Kauffer, kampanya kapsamında planlanmış etkinliklere dikkat çekti. Kauffer, "21 Ekim'de Kürt ve enternasyonalist kadınları bir araya getirerek Abdullah Öcalan’ın felsefesinin yaşamlarında ne anlama geldiğini paylaşabilecekleri bir kadın forumu planladık. Bu tür etkinlikler, Abdullah Öcalan'ın Kürdistan dışındaki kadınlar için öneminin bilinmesi açısından çok önemli. Bir başka eylem de dünyanın dört bir yanındaki kadınlardan Jin Jiyan Azadî felsefesinin kendileri için ne anlama geldiğini ifade eden videolar toplamaktır. Daha genel olarak Paris'te Sara, Rojbîn, Ronahî için adalet talep eden yürüyüş gibi Kürt kadın hareketinin eylemlerine katılmak bizim için önemli. Çünkü burada Türkiye devletinin işlediği suçlardaki uluslararası suç ortaklığına karşı mücadele etmek, içinde yaşadığımız baskıcı sistemlerin küresel karakterine ışık tutmak ve Kürdistan'dan bize gelen kadın devriminin ilhamını yaymak gibi bir sorumluluğumuz var” şeklinde ifade etti.


Etiketler : Kadın Mücadelesi, Tecrit, tecrit insanlık suçudur,


...

Meltem Oktay