Kadıneki Dosya,

Deniz Poyraz katledileli bir yıl oldu: Bazen aklıma geliyor, sanki ciğerim kopuyor


Diren Yurtsever-15 Haz 2022

"Bazen aklıma geliyor sanki ciğerim kopuyor, çok kötü oluyorum. Bir yıl oldu ama sanki şahadeti yeni olmuş gibi. Ben ayakta olana kadar bu mücadeleye devam edeceğim. Hiçbir zaman unutmam, unutmayacağız"

İzmir’de Halkların Demokratik Partisi (HDP) il binasında Deniz Poyraz’ın siyasi bir suikast sonucu katledilişinin üzerinden bir yıl geçti. Politik bir saldırı sonucu Poyraz’ın katledilmesi kuşkusuz birçok mesajı da beraberinde veriyordu. Çünkü Deniz, Türkiye’de başta Kürt halkı ve kadınlar olmak üzere; erkek egemen sisteme, bu sistemin ürettiği savaş, sömürü, yoksulluk, cinsiyetçilik, ekolojik talan politikalarına karşı muhalefet eden tüm mücadele dinamiklerine dönük baskı ve zor aygıtlarının devrede olduğu bir atmosferde tüm bunlara karşı mücadele eden bir siyasi partinin üyesi olarak katledildi.

Bu anlamıyla Deniz’in katledilmesi elbette ki tesadüf değildi. Özellikle geride bıraktığımız bir yılda, katilin açığa çıkan bağlantıları, yargısal süreçte mahkemenin tutumu, saldırı öncesi planlamaları, kısacası katliama dair ortaya çıkan tüm detaylarla birlikte devletin katile dönük tutumu ve Poyraz ailesine dönük yaklaşımı bu katliamın devlet eliyle gerçekleştirildiğini tartışma götürmez bir şekilde açığa çıkardı. Peki, kimdi Deniz Poyraz? Neden hedef seçilmişti? Kime/kimlere nasıl bir mesaj verilmek istendi? Bu katliamla ne amaçlandı? Azmettiriciler amacına ulaşmış mıydı? Kuşkusuz bu soruları çoğaltabiliriz, ancak geride bıraktığımız son bir yılda yaşanan gelişmelere ve Deniz Poyraz'ın hikâyesine baktığımızda bu soruların yanıtlarını da bulmak mümkün.

Mardin'den İzmir'e bir göç hikâyesi

Deniz Poyraz, Mardin’in Ömerli ilçesine bağlı Tavuklu (Xirbêmirîşkê) köyünden zorunlu olarak İzmir’e göç eden ailenin ilk çocuğu. 1983 yılında Kadifekale'de doğdu. Politik baskılardan göç etmek zorunda kalan Kürt bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Deniz. Babası cezaevine girmiş, iki kardeşi ise politik nedenlerle hâlâ cezaevinde. Mücadele geleneği içinde büyümüş olan Deniz, 17-18 yaşlarında gençlik çalışmalarında yer alarak, kendisi de aktif olarak mücadeleye katılır. Deniz’in annesi Fehime Poyraz, kızının daha küçük yaşta mücadele ile tanıştığını şu sözlerle ifade ediyor: "Mücadeleyi bizimle tanıdı. Biz nereye gitsek o da gelirdi. İl, ilçe örgütlerinde çalışmalar yürüttü, seçim çalışmalarında yer alırdı, yurtseverdi.”

Politik mücadele içerisinde yer alan Kürt ve devrimci bir kadındı Deniz. Baskılar karşısında boyun eğmemiş, direnmiş, mücadele eden yurtsever bir ailenin çocuğu, aynı zamanda kendisi de kadın ve Kürt kimliği ile mücadele içerisinde; Bunlar onun hedef seçilmesi için “yeterli” idi.

Katil rahat, korunacağını biliyor

2021’in 17 Haziran’ın da Deniz Poyraz, HDP İzmir il binasında sabah saatlerinde kahvaltı yaptığı sırada Onur Gencer tarafından katledildi. Katilin elinde silah çantası ile 24 saat polislerin gözetiminde olan il binasına rahat girişi, yine gözetilen bu bina için daha önceden gelip keşif yapması, saldırı hazırlığı yaptığı sürede lüks bir otelde konaklaması, bu otelde Ankara Emniyeti'nden bir polis ile kalması, katliamdan sonra binanın üst katlarına çıkıp ellerini yıkaması katliamın planlı olduğunu ve katilin sergilediği rahatlıkla aslında korunacağını bildiğini çok açık bir şekilde gösteriyor.

Özel savaş politikalarının uygulayıcıları

Kuşkusuz katilin kimliği de önemli. Çünkü bu kimlik devletin özel savaş politikası kapsamında Kürt kadınlara ve halkına dönük devreye koyduğu yönelimin vücut bulduğu bir kimlik aynı zamanda. Bazen üniformalı bazen de üniformasız olan bu kimliğe, Kürt kadınlara dönük taciz, tecavüz ve katliam “görevi” verilmişti. Özel eğitilmiş, hatta adı suikast başta olmak üzere birçok karanlık organizasyonlarla anılan, paramiliter bir yapılanma olan SADAT tarafından Suriye’de özel eğitildiği iddia edilen, direk veya dolaylı olarak devlet bağlantıları olduğu ortaya çıkan, ülkücü katil Gencer, Kürt illerinde özel savaş politikalarının uygulayıcılarından yalnızca biri. Tıpkı İper Er'i ölüme sürükleyen Musa Orhan gibi... Daha gözaltındayken, Suriye’de eğitim gördüğüne dair fotoğrafları, asker formalı Türk bayrağı önünde ülkücü pozları ve silahlı fotoğrafları ortaya çıkan, polislerce “abicim” denilerek olay günü gözaltına alınan Gencer, tam bir kontra profili çiziyor.

Kürt kadınlara ve halkına dönük saldırılar yine HDP’ye dönük saldırıların had safhada olduğu süreçte Deniz şahsında, Kürt halkı ve kadın özgürlük mücadelesi hedef alındı. Kadınlar da, Kürtler de HDP de yine farklı toplumsal dinamikler de bunun farkındaydı elbette. Bu nedenle Deniz’in mücadelesini büyük bir sahiplenme ve bu saldırıya da büyük bir karşı koyuş ortaya çıktı. Her duruşmada mahkeme salonu özellikle kadınların katile ve azmettiricilerine olan öfkesi ile doldu taştı.

'Sahiplenilmeseydi yıkılırdım'

O büyük sahiplenmenin kendilerini ayakta tuttuğunu belirten anne Fehime Poyraz, “Savunmasız bir şekilde şehit oldu. 10 kurşunla şehit edildi Deniz. O kurşunlar sadece Deniz’e gelmedi, binlerce insana geldi. Halk bizi yalnız bırakmadı. Hem yaramız daha çok taze, yaralıyız hem de bizi yalnız bırakmadıkları için mutluyuz. Halkımız Deniz’e sahip çıktı. Gururlandık. Halkın sahiplenmesini gördüğümüzde daha güçlü daha iyi oluyoruz. Sahip çıkmasaydı ben yıkılırdım gerçekten. Deniz’in adı her yerde. Her eylemde anılıyor, Adalet Nöbeti’nde anılıyor her yerde. Deniz halkın kızı oldu.”

Binler Deniz oldu

Deniz’in katledilmesi ile İzmir’de, İstanbul’da, Diyarbakır’da, Ankara’da ve daha pek çok yerde protestolar gerçekleştirildi. 8 Temmuz’da İzmir Gündoğdu Meydanı’nda “Demokrasi için bir nefes” mitingi gerçekleştirildi. Hem HDP hem de Poyraz ailesi ile büyük bir dayanışma söz konusu oldu. Tüm kadın eylemlerinde Deniz’in fotoğraflarının yer aldığı dev pankartlar ve dövizler taşındı. Kadınlar Deniz’e mücadele sözü verdi her eylemde. Meydanlarda binlerce insan Deniz’e adalet ve barış sözü verdi. Gençler futbol turnuvası gerçekleştirdi birçok yerde. Adına kitaplar yazıldı, şarkılar bestelendi… Katledildiğinde acısını da öfkesini de dile getiren annesi Fehime Poyraz’ın, “Bir Deniz gider bin Deniz gelir” sözü meydanlarda, sahnelerde yerini aldı. Tam da bu sözden sonra Kürtler, yeni doğan bebeklerine Deniz ismini verdi. Deniz simgeleşmişti ve geride İZ bıraktı...

'Deniz dünyaya geldi'

Fehime Poyraz kızının adını başka çocuklarda yaşatan insanlarla yaşadığı duyguyu şı sözlerle anlatıyor: “O çocuklar dünyaya geldiklerinde bizi arıyorlar. ‘Deniz dünyaya geldi’ diyorlar. Çocuğumuz oldu adını Deniz koyduk diye haber veriyorlar. Kimi Deniz, kimi Deniz Poyraz koyuyor. Fotoğraflarını atıyorlar. Ben çok gururlanıyorum. O aileler sanki benim bir parçam, ciğerim… O ailelere o kadar bağlıyım ki. Kendi aileme bile o kadar bağlı değilim. Bir Deniz gider, bin Deniz gelir demiştim."

Olayın aydınlatılmasını istemiyorlar

Katliamla ilgili İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, 30 kişilik bir komisyon kurdu ve etkin bir soruşturma yapılması için savcılığa başvurdu. Bu başvurularda, katilin HTS ve baz sinyal bilgilerinin istenmesi, yardım edenlerin ortaya çıkarılması, silah eğitimi aldığı yerlerin araştırılması, Suriye’deki ilişkilerinin incelenmesi, istendi. Ayrıca HDP de il binası önünde bekleyen ve müdahaleye geç gelen polisler hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Ancak hem avukatların hem de HDP’nin talepleri reddedildi. Resmi merciler olayın aydınlatılmasını istemiyordu kuşkusuz.

7 ay sonra ilk mahkeme

“Tasarlayarak öldürme”, “İşyeri dokunulmazlığını ihlal etme”, “ siyasi partiler veya meslek kuruluşlarının kullanımında olan bina, tesis veya eşyaya zarar verme” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 7 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanan Gencer, olayın üzerinden yaklaşık 7 ay sonra ilk kez mahkemeye çıkarıldı. 2021’in Aralık ayında görülen ilk duruşmaya farklı kentlerden gelen başta kadınlar olmak üzere onlarca kişi katıldı ve olayın aydınlatılmasını istedi. Yine duruşmaya 500’ün üzerinde avukat ve 30 baro başkanı katıldı. Danimarkalı Milletvekilleri Lars Aslan Rasmussen, Soren Sondergaard gibi uluslararası düzeyde katılımcılar da izledi.

Olay mahkeme eliyle kapatılmak isteniyor

Savcılığın etkin bir soruşturma yürütmemesi, delillerin toplanmaması, SADAT ile ilişkilerinin araştırılması yönündeki taleplerin reddedilmesi, katilin cep telefonundaki 72 bin 667 adet fotoğraftan sadece 23 tanesinin rapora alınması, telefonundaki on binlerce veri, örneğin 584 adet mesajlaşma, 2 bin 160 adet arama günlüğü, 3 bin 63 adet aranan öğe, 928 adet cihaz konumu, 231 adet e-posta yazışmaları, 315 adet sohbet verisi, bin 108 adet video, 439 adet ses kaydı, 546 adet parola, 12 bin 183 adet web geçmişi araştırılıp raporlara yansıtılmadı. Yargılama sürecine dair Poyraz ailesinin avukatları, olayın mahkeme eliyle kapatılmak istendiğine vurgu yaptı sürekli.

Babaya dava açıldı

İlk duruşmada HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın mahkeme heyetine dönük "Bu adam Minbîç’te eğitildi ve katildir. IŞİD’lidir. Bu kadar sakin davranamazsınız. Bu kadar sakin olamazsınız buna katil gibi davranın” şeklindeki sözleri, mahkemenin katile dönük tutumunu da teşhir etti. Katil adeta yargılanmıyor, mahkeme salonunda soğukkanlılıkla daha fazla insan öldüreceğine dair itiraflarda bulunuyor ve mahkeme salonunda Poyraz ailesine ve kadınlara rahatça hakaret edebiliyordu. Tarafsız bir yargılama yoktu elbette, ancak bu dava kadınların ve Kürt halkının davasıydı ve halk ve kadınlar Deniz’e verdikleri adalet sözünü yerine getirebilmek için duruşma salonlarında ve meydanlarda adını haykırmaktan vazgeçmedi.

Yargı katili yargılamak yerine Deniz’in babası Abdülillah Poyraz’a kızının ölümü ile ilgili verdiği bir röportaj nedeniyle ceza verdi. Deniz’i öldürmek değil, onun adını anmak ölümünü kınamak, katilin korunmasına tepki göstermek suç sayıldı.

Katilden Hakim’e: Ben senin başının belasıyım

Anne Fehime Poyraz, yargı sürecindeki mahkemenin tutumuna dair tepkisini ise şöyle dile getiriyor: “Katili yargılamıyorlar. Katil kendine o kadar güveniyor ki. Sırtının sağlam olduğunu biliyor. Son duruşmada mahkemeye gelmedi. Hakim’e ‘ben senin başının belasıyım. Beni tahliye edeceksin. Ben bir terörist öldürdüm’ diyor. Deniz Poyraz bir karıncayı bile incitmedi, sen nasıl ona terörist dersin! Aslında kendisi terörist. Onu yönetenler terörist. Benim kızıma terörist demesinler, bunu asla kabul etmem. O bir katil ama duruşmada bize bakıp gülüyor, laf söylüyor, eziyor, elinden ne geliyorsa yapıyor. Suçsuz, sebepsiz yere benim kızım katledildi orada. Biz bunu kabul etmiyoruz. Büyük bir ceza almasını istiyoruz. Onu yöneten de o da ağır cezalar alsın istiyoruz.”

'Hiçbir zaman unutmam'

Kızını kaybetmenin acısını, öfkesini içinde taşıyan ama aynı zamanda katillerinin yargılanması ve adaletin yerine gelmesi için mücadele eden Fehime Poyraz, asla vazgeçmeyeceğini söylüyor ve ekliyor: “Cuma günü bir yılı doluyor. Bir haftadır ne gündüz ne gece aklımdan çıkmıyor. Bazen aklıma geliyor sanki ciğerim kopuyor, çok kötü oluyorum. Hiç kimse yaşamasın bu acıyı. Bir yıl oldu ama sanki şahadeti yeni olmuş gibi. O kadar zor geliyor. Nasıl anlatacağım bilemiyorum ki… Deniz şehit olmamış gibi, halk arasında çalışma yürütüyormuş gibi geliyor. Ben ayakta olana kadar bu mücadeleye devam edeceğim. Hiçbir zaman unutmam, unutmayacağız…”


Etiketler : Deniz Poyraz,


...

Diren Yurtsever