Gelinen noktada Cumhuriyet’in yüzüncü yılında, patriyarkanın kaybettiği her mevziiyi almak için başlattığı ağır saldırılar karşısında, yüzbinleri sokaklara dökmenin yanı sıra evlerin içinde kadınların sürdürdüğü direnişle, siyasal etki alanını toplumun her kesimine yayabilen bir feminist hareket söz konusu
Sonuç olarak Kemalizm hakları "vermemişti", yeni sınıflar ve toplumsal güçler ittifakının/mücadelesinin gereklerine uygun olarak, feminist mücadelenin gücü ve basıncıyla, önce Medeni Kanun’u uyarlamış sonra da oy hakkını teslim etmişti
AKP iktidarı yirmi yıldır kadınların patriyarkaya direnişini durdurmak, engellemek için politika üretiyor ancak başarılı olamıyor. Kadınların bizzat evdeki erkek egemenliğine gösterdiği direniş sokaklarda ve işyerlerinde cinsel tacize karşı mücadeleye dönüşürken, işçi direnişlerinde patron temsilcilerinin cinsel tacizlerinin ifşası, eşit işe eşit ücret talebi olarak dile geliyor
Yeniden barış, Kürt sorununda demokratik çözüm ve tüm ezilenler için daha fazla demokrasi diyeceksek, en başa çöktürme planının başladığı yere, Kobane direnişine dönmeli ve HDP’li arkadaşlarımızın yargılandığı davanın, barış için düşünmeye başlamanın merkezi olduğunu kabul etmemiz gerekli
AKP, 2011’de yüzde 51’lik oy oranıyla iktidara geldikten sonra feministlerin/kadınların yasal kazanımlarına yönelik ilk somut saldırısını, Tayyip Erdoğan’ın 26 Mayıs 2012’de, ‘Her kürtaj bir Uludere’dir’ cümlesiyle, kürtaja ve sezaryenle doğuma karşı olduğunu, söylemesiyle başlattı
AKP inşa etmeye çalıştığı otoriter/faşist devlet gücünü neoliberalizmden, milliyetçilikten, heteroseksizmden ve patriyarkadan alırken, bu egemenlik ilişkilerine karşı mücadele eden tüm toplumsal hareketlerin de gerektiğince yan yana gelmesi bu anlamda bir zorunluluk
Kadınların patriyarkanın her daim saldırısı altında olduğu bir dünyada hangi kadın örgütünün hangi örgütsel formla olursa olsun, kadınlarla erkeklere direnmelerini mümkün kılacak ilişkiler ve ağlar kuruyor olması, feminizm açısından çok kıymetlidir
Bu seçim sürecinde de erkek burjuva iktidar adaylarının, kadınlara –esasa dair olmasa da kuşkusuz önemli farklılıklarla- aile dışında, erkeklerden tümüyle bağımsızlaşabilecekleri, hayat koşulları vaat etmediklerini görüyoruz
Feminist gece yürüyüşlerinde cisimleşen mücadele, patriyarkanın sınırlarını zorlamayan bir restorasyona –mesela 2000’lerin ilk on yılında kimlik siyasetine sıkıştırılmaya direnmesi gibi- dün olduğu gibi bugün de karşı olmaya devam ediyor.
Bu yıl kahkahalarımız sustu, ama depremde kaybettiğimiz on binleri yanımıza alıp gideceğiz 8 Mart’a
Feminist hareketin hayatın her alanına yansıyan isyanının görüntülerinin dahi evlerdeki, fabrikalardaki kadınlara umut olduğunu bilen AKP iktidarı, 2022 yılında feminist eylemlere/kadın eylemlerine yönelik kontrollü şiddetinden dizginsiz erkek devlet şiddetine geçiş yaptı
25 Kasım’da nerdeyse her ilde polis şiddeti, engelleme ve gözaltılar söz konusu olurken feminist hareket/kadın hareketi erkek-devlet şiddetine aslında bir bütün olarak patriyarkaya boyun eğmeyeceğini bir kez daha ilan etti