Kadıneki Yazı,

Yeni yüzyıl değil, kadın devrimi


Aylin Karakaş-04 Haz 2023

Toplumsal eylem planı olarak mücadelesi verilen kadına yönelik şiddet, cinsiyet eşitsizliği, çocuk yaşta evlilik, düşük ücretli ve güvencesiz çalışma, anadilde eğitim, kadın yoksulluğu, tecrit gibi sorunların yasal zeminde çözüm gücü olmak sokaklardaki mücadele ile bütünleşirse başarılı olacaktır

“Sistem reformla düzelme şansını çoktan yitirmiştir.

Gerekli olan, tüm toplumsal alanlarda yürütülecek bir kadın devrimidir.”

Bu sözler erkek egemen sistemle çelişki yaşayan uzlaşma zeminine ihtimal bırakmayan, özgürlük ve hakikat arayışı olan her kadının mücadele motivasyonu olurken yeni yaşamın inşasına da perspektif sunmaktadır.

21. yüzyıl ulus devletlerin çoklu krizlerine şahit olurken, bu krizlerin  dönemsel ya da son olmadığı bilinmektedir. Kriz özü itibarıyla yapısaldır. Kapitalist modernitenin yaşadığı yapısal sorunlar toplumlar lehine ancak kadın devrimi ile çözülür.

Devrim, esas aldığı yöntemler nasıl olursa olsun, özü itibariyle yeni bir yaşama ve  zamana işaret eder. Devrimlerin stratejik, taktiksel programları vardır  ve bunlar zaman ve mekan bağlamında  farklılıklar gösterse de; hepsindeki ortak mana toplumsal yeniliktir. Hakikate,bilgeliğe ve özgürlüğe doğru arayıştır. Binlerce yıldır devam eden bu arayış erkek egemen sistemin varlığını hala koruyor olmasıyla ilgilidir.Erkek egemenliği, cinsiyetçi, milliyetçi, sömürgeci kodları ile dünyanın her yerinde kurumsallaşmaya çalışırken Ortadoğu’da ve Türkiye’de  ulus devletin toplumsal inşası, diğer ulus devlet modellerinin soykırım, sömürü biçimlerine benzer ama daha da yoğunlaşmış olarak  yapılandırılmıştır.

14 ve 28 Mayıs seçimleri bizlere bir kez daha göstermiştir ki milliyetçi söylemlerin, eşitlik ve özgürlük, kardeşlik naralarının sadece  erkek yaşamlarının iyileştirilmesinin propagandasıdır. Kadınların  özgürlüğü,talepleri ve hakları burada yoktur. Makul kadın ve kutsal aile sömürünün ifadesi haline getirilerek hiyerarşik düzen burada önce zihinde sonra ailede başlatılır ve aynı kurumsallaşma işyerinde, hastanede, okulda, kamusal ve kültürel alanlarda, basın-yayın organlarının tümünde, siyasette yansımasını bulur.  “Güvenlik’’, “beka”, “sınır” adı altında yürütülen politikalar, savaş çığırtkanlığı ile yükselirken mülteci/göçmen kadınların, Kürt kadınlarının yaşadıkları  toplum kırımın yenilenerek desteklenmesi politikalarıdır. Bu savaşların ve tahribatların meşrulaştırılmasının söylem merkezlerinden biri de tekçi düşüncedir ve bu da çeşitliliğin imhasına denk düşmektedir. 2023 seçimleri birbirinden farklı partilerin temsilcilerini parlemento arenasına taşırken faşizmin çizgisinde hizalananların hepsi özünde kadın düşmanlarıdır. Tam da buradan yola çıkarak kendi iktidarlarına ve kadın düşmanı politikalarına meşruluk kazandırmaya çalıştıkları seçimler ve bu seçimlerin sonuçları bizler için meşru değildir. Çoklu mücadele zeminlerimizden biri olan siyasal alanda eşbaşkanlık, eşit temsiliyet ile birlikte bilinçli, örgütlü bir güçle ve politik bir tercihle mücadele yükseltilirken alternatif demokratik siyaset mücadelesinin yaratılması için özneleri olan kadınların buradaki düzeyi kadın mücadelesine şüphesiz ivme kazandıracaktır. Ancak bu tek başına yeterli olmayacaktır. Toplumsal eylem planı olarak mücadelesi verilen kadına yönelik şiddet, cinsiyet eşitsizliği, çocuk yaşta evlilik, düşük ücretli ve güvencesiz çalışma, anadilde eğitim, kadın yoksulluğu, tecrit gibi sorunların yasal zeminde çözüm gücü olmak sokaklardaki mücadele ile bütünleşirse başarılı olacaktır. Kadının devrimi yaşamın tüm alanlarında katılımını sağlayarak ve kendisini örgütleyerek kimlikli kılmasından geçmektedir. Bu da kadının politik alanda kazanması, yaşamda irade olması, devletçi ve hiyerarşik zihniyet ve yapılarla mücadele etmesi ile mümkündür. Kadınlar devrimin binlerce yıldır meşalesini söndürmeden yükseltirken ülkenin dört parçasında yarattıkları radikal direniş tarihlerinin yaratıcısı ve yazıcısı olmuşlardır. Mezopotamya’da Ninhursang, Rewanduz’da Xatu Xanzat, Rojhılat’ta Daye Tebrez, Dimdim Kalesi’nde Zadire Xanım, Koçgiri’de Zarife,Lelikan’da Beritan, Kobane’de Arin, Silopi’de Seve, Cizre’de Feride, Paris’te Sara…

Özsavunma gücü olarak sanattan siyasete toplumun her alanında varlık göstermek, toplumsal devrimin öncü gücü haline gelmek devrim içinde devrim yaratmanın koşuludur. Sömürü ve şiddet nereden gelirse gelsin nasıl şekillenirse şekillensin kadınların hafızasında en diri olan olgu özgürlüktür. Türkiye’nin yeni yüzyılı kadınlara özgürlüğü unutturmak isteyen bir gerici erkek ittifakından oluşsa da verilecek cevap kadınlar için tarihsel ve toplumsal olmalıdır. Zamanın ve yarattığı imkanların bileşkesi burada somutlaşırken tarihsel olan, kadın devriminin jineoloji bilimi ile mümkün olduğu bir hakikat olarak kendini yeniden yaratmaktır. Büyük toplumsal dönüşümlerin  gerekli ve mümkün olduğu bu dönemde  yeni bir bilme biçimine ihtiyacımız var. Jineolojî, kadın devrimi ve nasıl özgür bir toplum inşa edilir sorularının cevabını taşırken, sorunlar odağına çözümler üretirken biz kadınlara düşen jineoloji bilimi etrafında evrensel kadın mücadelesini yükselterek kadın devrimini gerçekleştirmektir. Nasıl ki sömürgeciliğin bu yüzyılı toplumumuzu değiştirmeye rol üstlenmişse ve yaşam koşullarımızı ırkçılık, cinsiyetçilik ve milliyetçilik temelinde yapılandırmak için tüm imkanlarını seferber ediyorsa kadın hareketinin de en geniş ittifak ile sömürgeciliğin eleştirisini yaparak  ‘Kadın Konfederalizmi’nin temelini oluşturacak evrensel mücadele hattının pratiğini  jineoloji ile örgütlemelidir. Örgütlenen kadın toplumsallığı kadın devrimiyle birlikte toplumsal devrimlere de öncülük edecektir.


Etiketler : Kadın Mücadelesi, Erkeklik, Hegomonik erkeklik, kadın düşmanı iktidar, Erk siyaset, erkek meclis, kadınlar sokakta,


...

Aylin Karakaş