Kadıneki Çeviri,

Kürt kadınlar: İran rejimine karşı mücadelenin öncüleri


Jin-05 Mar 2023

Kürt ressam Falah Şivan'ın bir tablosu.

Bölgede, Kürt kadınlara karşı devam eden yasadışı alıkoymalar, cinsel, fiziksel şiddet, tehdit gibi işkence biçimlerinin Kürtlere karşı bir caydırıcılık biçimi olarak hizmet vermesi amaçlanıyor

“Düşman, esaretlerinin beni susturacağını sansa da bilsinler ki, hapishane hücresinin her köşesi bir kütüphanedir. Özgürlük düşüncelerim ancak esaret altında genişler. Hapishanenin bizi parçalayacağına inanan düşmanlar mahvolmuştur.”

Zara Mohammadi, serbest bırakıldıktan sonra (Şubat 2023)

Kürt halkının çağdaş tarihi, çağdaş İran, Türkiye, Suriye ve Irak devletlerine karşı yürütülen mücadelede tarihsel açıdan mücadeleye öncülük eden çok sayıda kadının adını içerir. Bunlar arasında Mesture Ardalan, Hafsa Xani, Fata Reş, Meyan Xatun, Leyla Bedirxan ve daha pek çok başka kadın yer aldı.

Onların izinden giden torunları, 1970'lerde Leyla Qasim'dan 1990'larda Leyla Zana'ya kadar kendilerini söz konusu dört devletin kültüründeki, dinlerindeki kadın düşmanlığına, ve ataerkilliğe karşı koruyorlar.

Rojava Devrimi, genellikle Kürt kadınların kendilerini, ailelerini, topluluklarını ve vatanlarını IŞİD'den korumak için YPJ'yi (Kadın Koruma Birlikleri) örgütlediği ilk verimli Kürt kadın devrimi olarak kabul ediliyor. Ancak YPJ'nin oluşumu, Kürt kadınların en az bir asrı aşkın süredir sömürgeci ve emperyal güçlere karşı tarihsel mücadelesinin sonucuydu.

Kadınlar kilit yenilikçilerdir ve büyük Kürdistan'ın dört bölgesinin tamamında bugünün devriminin ön saflarında temel insan hakları için savaşıyorlar. Diğer Kürt hareketlerinde olduğu gibi İran'da da 'Jina'nın Devrimi' (Jina Amini'den sonra) olarak bilinen, Kürtçe Jin, Jiyan, Azadî (Kadın, Yaşam, Özgürlük) sloganlı ayaklanma aylardır manşetlerde yer almakta ve güçlü bir etki yaratmakta. Kökleri Kürt halkının uzun özgürlük mücadelesi tarihine dayanıyor.

İran İslam Cumhuriyeti, kadınları hem devlet hem de toplum nezdinde en temel insan haklarından mahrum bırakan, dünyadaki en kadın düşmanı ve kadın karşıtı ülke olma ününe sahiptir. Bu rejim, merkezi İran devletine uzun süredir karşı çıkmaları nedeniyle özellikle Doğu Kürdistanlı (kuzeybatı İran) kadınları hedef alıyor. İran hükümeti altında, Kürt kadınların durumu son birkaç on yılda giderek daha da kötüleşti. Bu makale, İran devletinin elinde farklı türde adaletsizlik ve ayrımcılıkla karşılaşan üç tanınmış Kürt kadınının deneyimlerini ele alacak.

Zeynab Celaliyan

Zeynab, 10 Mart 1982'de Urmiye eyaletinin Maku yakınlarındaki Dim Qişlaq köyünden Kürt bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Tüm İran cezaevi sisteminde müebbet hapis cezasına çarptırılan tek kadın siyasi tutuklu o. Neredeyse 15 yıldır tutsak tutuluyor ve bu süre zarfında korkunç işkencelere, tıbbi bakım eksikliğine, aile üyelerini ziyaret yasağına ve bir avukata erişiminin engellenmesine katlandı.

Zeynab, Mart 2008'de Kirmanşan'da hapsedildi ve daha sonra İran İslam Devrim Mahkemesi, PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) üyesi olduğu iddiasıyla onu ölüm cezasına çarptırdı. İran mahkemesi, onu "Tanrı'ya karşı savaş açmak" anlamına gelen ve İran yasalarına göre ölümle cezalandırılan "Muharebe" ile suçladı. Cezaevi koşullarından ve maruz kaldığı işkenceden hastalandığı sırada ve avukatı olmaksızın yapılan hızlı duruşmada hüküm giydi. Zeynab'ın tüm suçlamaları reddetmesine rağmen, ölüm cezası Kasım 2009'da İran Yüksek Mahkemesi tarafından onaylandı. 28 Haziran 2010'da ailesi, Zeynab'ın kötü şöhretli Evin hapishanesinde tutulduğunu kendilerine bildirdiğini duyurdu. Daha sonra Zeynab'ın hayatını kaybettiği cezaevi yetkilileri tarafından ailesine ve avukatına bildirildi. Evin Cezaevi'nin 209. koğuşunda ailesiyle ve avukatıyla görüşmesine izin verilmeden 5 ay tutulmuş. Daha sonra Kirmanşan Merkez Hapishanesine geri gönderildi. Son olarak, cezaevi yönetimi Aralık 2011'de cezasını ömür boyu hapse çevirdi.

Zeynab, İran hapishanelerinin zalim koşulları ve mahkumlara fiziksel ve zihinsel işkencesi sonucunda bir takım hastalıklara yakalanmıştı. 2016'da Xoy hapishanesindeyken ciddi diş enfeksiyonu ile kalp sorunları yaşadı ve İran yetkilileri tarafından tedaviye erişimi engellendi.

Babası, 29 Nisan 2020'den beri Tahran'a yakın Varamin'deki Kadın Hapishanesi'nde karantinaya alındığını ve küresel salgın sırasında Haziran 2020'de COVID-19 testinin pozitif çıktığını açıkladı.

Aynı şekilde, İran hapishanelerinde sağlık standartları gözetilmiyordu ve İran İstihbarat Bakanlığı hapishanenin dışındaki bir tıp merkezine nakledilmesine izin vermedi. Başka sağlık sorunlarından da muzdarip olmaya devam etmesine karşın, yine de tedavi edilmiyordu.

Temmuz 2020'nin sonlarında, Zeynab sağlık durumu kötü iken Kerman Cezaevi'ne nakledildi. Daha sonra 24 Eylül 2020'de tekrar Dizel Abad hapishanesine geri döndü. Kasım 2020'de Yezd Merkez Cezaevi'ne götürüldü ve fiziksel saldırı ile sözlü tehdide maruz kaldı.

İran hükümeti, mahkumlara ve ailelerine bir fiziksel ve zihinsel işkence yöntemi olarak kullandığı bu ani sürgünlerle ünlüdür.

Zeynab Celaliyan'ın ailesi de İran hükümeti tarafından tehdit edildi. Zeynab'ın annesi Güzelhacızade, Doğu Kürdistan ve İran boyunca devam eden kadın devrimi sırasında 21 Şubat 2022'de Maku'daki evlerinde İran güvenlik güçleri tarafından alıkonuldu. Bakanlık bu durumun gerekçesi ile ilgili ‘uluslararası toplumu kızını serbest bırakması için İran hükümetine baskı uygulamaya çağırmak’ açıklaması yaptı.

Zeynab'ın, sadece kısa bir süre için anne ve babasıyla Farsça (Kürtçe değil) iletişim kurmasına izin verildi ancak bu yaşlı ebeveynler Farça bilmiyor. Ailenin ziyaret etmesine ise izin verilmiyor.

Zeynab Celaliyan'ın ağır sağlık durumuna, zihinsel ve fiziksel işkenceye, ailesine yönelik tehditlere ve uluslararası örgütlerin serbest bırakılması yönündeki çağrılarına rağmen, İran devleti onu cezaevinde tutmaya ve sürekli olarak onun yerini değiştirmeye devam ediyor ki bu tüm uluslararası ve temel insan haklarına aykırı.

Zara Mohammadi

Kürtçe öğretmeni, aktivist ve Birjand Üniversitesi'nde jeopolitik alanında yüksek lisans derecesi bulunan Nojin kültür STK'sının yöneticisi Zara Mohammadi, 1990 yılında Doğu Kürdistan'ın Dehgolan şehrinde doğdu. 2013 yılından bu yana doğduğu yer olan Sine'ye yakın köylerde Kürt çocuklarına gönüllü olarak Kürtçe öğretiyor. İran'da yaşayan yaklaşık 10-12 milyon Kürdün mahrum kaldığı anadilini savunan ve bu temel insan hakkını ilerleten çalışmaları nedeniyle BBC'nin hazırladığı 2022'nin 100 Kadını listesine girdi.

Zara, iki iş arkadaşıyla birlikte 23 Mayıs 2019'da İran İstihbarat Güçleri tarafından Rebwar ve Edris Menbari isimli Kürt siyasi partileriyle iş birliği yaptığı iddiasıyla gözaltına alındı. Yaklaşık altı ay hapis yattıktan sonra kefaletle serbest bırakıldı.

Zara Mohammadi, 14 Temmuz 2020'de Sine'deki İran İslam Devrim Mahkemesi tarafından bir avukata erişimi engellenirken "ulusal güvenliğe karşı bir grup komplo kurmak" suçlamasıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Temyiz mahkemesi, Ekim 2020'de cezasını 5 yıl sonraya indirdi. 2 Ocak 2022'de Nojin STK, Zara Mohammadi'nin cezasını çekmek üzere cezaevine gönderildiğini duyurdu.

Yaklaşık bir yıl sonra, Zara Mohammadi, kendisine veya avukatına önceden haber verilmeden hapishaneden tahliye edildi. Tahliye olduktan birkaç dakika sonra Instagram sayfasındaki bir video ile bunu duyurdu ve avukatından herhangi bir af talebi gelmeksizin "hapisten atıldığını" söyledi.

Tahliyesi, İran'ın ruhani liderinin her yıl İslam Devrimi'nin zaferinin yıldönümünde duyurduğu ve genel olarak propaganda amaçlı kullanılan ülke çapındaki affın bir parçasıydı.

Zara'ya yapılan zulüm ailesine de bulaştırıldı. 3 Ocak 2023'te, Kamyaranlı bir Kürtçe öğretmeni ve aktivist olan kocası Seyvan Ebrahimi, İran güvenlik güçleri tarafından hakkında net bir suçlama olmaksızın tutuklandı. Daha sonra 16 Ocak 2023'te serbest bırakıldı.

Kürtlerin Kürtçe'yi koruma mücadelesi, İran hükümeti tarafından bir yüzyıldan uzun süredir kısıtlanıp yasaklanmasına rağmen devam etti. Kürt gençleri arasında internet ve sosyal medyanın büyümesi sayesinde, Kürt halkı artık ana dilleri hakkının daha fazla farkında ve bu konuda daha bilgili.

Kürt direnişinin önde gelen isimlerinden biri olarak İran hükümetinin ayrımcılığına karşı, Zara Mohammadi, Kürt halkının ana dilinde eğitim gibi temel hakları talep etme arzusunun en önemli öncülerinden ve ilham kaynaklarından biri haline geldi. Maalesef ki tek yargılanan Zara Mohammadi değil. Zara’nın yanı sıra çok sayıda başka Kürt aktivist ve eğitimcide, Kürt gençlerine eğitim vermekten başka hiçbir neden olmadan soruşturuluyor ve yargılanıyor.

Suda Hıdırzadeh

Suda, İran istihbarat güçleri tarafından 14 Ekim 2021'de gözaltına alınan ve iki gün sonra, hamile olmasına karşın Urmiye Merkez Cezaevi'ne nakledilen Pîranşarlı 33 yaşındaki bir Kürt kadındır.

İran ceza mahkemesi, 5 Ekim 2021'de, kocasının kaçışına yardım etmek ve bir IRGC (İslam Devrimi Muhafızları Ordusu) üyesi olan Hıdır Pirotu'yi öldürmek için onunla komplo kurmakla suçladı. Başsavcı, PDKI (İran Kürdistan Demokrat Partisi) üyeliğini de suçların arasına ekledi.

Sesli bir mesajda, Suda her suçlamayı reddetti ve rehine olarak tutulduğunu, hapishane memurlarının kendisini tehdit ettikten sonra ona etik dışı tavsiyelerde bulunduğunu iddia etti. Ayrıca gebeliğinin 8. ayında olmasına rağmen alıkonduğu şartları protesto etmek için 10 günden fazla açlık grevine devam etti.

21 Haziran 2022'de kızı Ala'yı hastanede doğururken, ailesinin, Suda’nın sağlığı hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Doğum sancısından sadece 10 saat sonra hapishaneye geri gönderildi. Hapishanedeki baskı ve elverişsiz koşullar nedeniyle, 18 Ağustos 2022'de Urmiye Merkez Hapishanesi'nde intihar girişiminde bulundu bunun ardından kendini asıp, iki aylık çocuğuna bir hap vererek ikinci bir girişimde bulundu.

Suda, Urmiye Merkez'deki uyuşturucuyla ilgili suçlar koğuşunda, bir çocuk taşırken ve Urmiye'deki bir tıbbi tesiste apandisitini aldırdıktan ve kalp rahatsızlığından muzdaripken, uygun gıdaya erişimi olmadan, insanlık dışı bir şekilde siyasi tutuklu olarak tutuldu. Ayrıca, gözaltındayken bir avukatla görüşme ve ailesini ziyaret etme hakkı da elinden alındı.

Suda ve Zehra Sadigi Hamedani'nin intihar girişiminin raporu 2022 Eylül ayının ortasında kamuoyuna açıklandı. Sonuç olarak mahkumlar, cezaevi yetkilileriyle birlikte çalışan İran güvenlik güçlerini, hapishanenin telefonlarına işitme cihazları yerleştirdiği ve mahkumları elbiselerini çıkarırken iletişim cihazları aradığı için protesto ettiler.

6 Eylül 2022'de Suda, İran yargısı tarafından 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. O zamandan beri çocuğuyla birlikte hapiste tutuluyor ve onların durumu hakkında çok az bilgi var.

Mücadele devam ediyor!

Bahsi geçen vakalara ek olarak, ötekileştirme, fiziksel istismar ve psikolojik işkence biçimlerine de maruz kalan sayısız Kürt kadını da mevcut. Bunun en önemli sebebi de kendilerinin rejimin en nefret ettiği 3 özelliği taşımasında kaynaklanıyor. Kürt, Şii olmayan Müslüman ve hepsinden daha kötüsü bir KADIN olmaları onları rejimin bir nefret unsuru olarak karşımıza çıkarıyor.

Özetle Kürt kadınlar, Kürt erkeklerden önemli ölçüde daha fazla acı çekerken, Kürt erkekleri de İran'daki diğer Pers vatandaşlarından önemli ölçüde daha fazla zarar görüyor. Bölgede, Kürt kadınlara karşı devam eden yasadışı alıkoymalar, cinsel, fiziksel şiddet, tehdit gibi işkence biçimlerinin Kürtlere karşı bir caydırıcılık biçimi olarak hizmet vermesi amaçlanıyor. Yine de bu bariz tehditlere rağmen, Kürt kadınlar halklarının özgürlük mücadelesine öncülük etmeye devam ediyorlar. Kürtler ve Beluc gibi İran asıllı olmayan ve Şii olmayan topluluklar, İran rejiminin elinde geniş ölçüde acı çekmeye devam ediyor. Ülkede insan, kültür ve dil haklarına ilişkin temel hak savunuculuğunu ve liderliğini sürdürmelerine şaşmamak gerek.

Çeviri: Jin ekibi

Kaynak:http://https://nlka.net/eng/kurdish-women-pioneers-of-struggle-against-irans-regime/


Etiketler : İran, Kürt kadın mücadelesi, İran'da kadın tutuklular, Kürt kadınlar,


...

Jin