Kadıneki Yazı,

Katilleri mutlu eden karar: İstanbul Sözleşmesi’nin iptali


Heval Arslan-15 Tem 2021

Türkiye’nin kadın politikalarını ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını “kaygıyla” karşılayan, ülkelerin aynı zamanda AKP-MHP iktidarını ayakta tutan, ekonomik ve politik olarak destekleyen ülkeler olduğunu da görüyoruz 

Türkiye, 2011 yılında imzaladığı ve 10 Şubat 2012’de Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden resmi olarak 1 Temmuz 2021’de çekildi. Oysa Türkiye’de her gün en az 3 kadın erkekler tarafından katlediliyor. Türkiye, kadın cinayetlerinin son 10 yılda en çok arttığı ülkeler arasında yer alırken, çocuk tecavüzlerinin de en çok yaşandığı 3. ülke konumunda. Pedofilinin, tecavüzlerin cezasız kaldığı, kadına karşı her türlü ayrımcılığın, şiddetin, hukuksuzluğun yaşandığı, erkekliğin şahlandırıldığı böylesi bir ortamda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak nasıl bir Türkiye'ye doğru ilerlediğimiz konusunda çok şey anlatıyor. Belki de bu konudaki en iyi örnek Pınar Gültekin'in katili olan Cemal Metin Avcı’nın mahkemede söylediği sözlerdir. Katil, AKP-MHP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmesinden o kadar memnun kalmış ki, “İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi çok iyi oldu” diyebilecek kadar işi aymazlığa vurdu. Bu sözlerden de anlıyoruz ki, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi en çok kadın katillerini ve çocuk tecavüzcülerini sevindirdi.

Özünde bir erkek ittifakı olan AKP-MHP ittifakının İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı kadın haklarına yapılan bir darbedir. Bunu gören on binlerce kadın bu nedenle 1 Temmuz'da İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerin yanı sıra tüm Türkiye ve Kürt kentlerinde öfkesini dile getirmek için alanlara çıktı. İstanbul Taksim'de önlerine kurulan polis barikatlarını yerle bir eden kadınlar, "1 Temmuz'un son değil aslında bir başlangıç" olduğunun mesajını verdi. Alanları dolduran, polislerin gaz bombalı saldırılarına karşı direnen kadınlar, büyük bir inat ve iddia ile direnmeye devam edeceklerini gösterdi. 1 Temmuz bizlere kadın düşmanı çeteleşmiş AKP-MHP iktidarının kadınların ortak mücadelesi ve direnişi ile yıkılacağının en somut göstergesi oldu.

1 Temmuz Taksim eylemi.

İptal kararının Avrupa ve Amerika basınına yansımaları

Burada ele almak gereken diğer bir husus ise; bu kadın düşmanı iktidarı ayakta tutan Amerika ve Avrupa Birliği ülkelerinin yetkilileri, basını ve kamuoyunun tepkileridir. 

Türkiye'nin 1 Temmuz itibari ile İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çıkması Avrupa'da basın siyaset, kamuoyu ve feminist çevreler tarafından en çok konuşan konulardan biri oldu. Avrupa'nın en çok tanınan ve bilenen gazeteleri "Türkiye kadınları koruyan sözleşmeden resmen çıktı", "Avrupa'ya tehlikeli mesaj", "Kadın hakları konusunda üzücü bir gerileme", "Türkiye'de kadınlar İstanbul Sözleşmesi için alanlarda" gibi başlıklarla Türkiye'nin Sözleşme'den çekilmesinin kadına yönelik şiddette bir artışa neden olacağını dile getirirken, buna karşı Türkiyeli kadın hareketlerinin yürüttüğü direnişe dikkat çekti. Değerlendirmelerin ve yorumların odağında ise Uluslararası Af Örgütü'nün İnsan Hakları Genel Sekreteri Anis Kalamar'ın, "Bu karar ile Türkiye, kadın hakları konusunda onlarca yıl geriye gittiği” sözleri vardı. Yine Kalamar'ın, "Türkiye kadın ve kız çocuklarının korunması konusunda önemli bir referansa sırt dönerek, tecavüzcülere, kadın katillerine bunları rahatlıkla yapmaya devam edebileceklerinin mesajını vermekte" sözleri de neredeyse tüm Avrupa basınında öne çıkarılan değerlendirme oldu. Yine birçok basın organı Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2020 yılı verisi olan 300 kadının erkekler tarafından katledildiğine yer vererek, kadın kırımının artacağı yorumunu yaptı. Ancak en çok dikkat çeken yorum ise İsviçre'de yayınlanan le Temps gazetesinden geldi. Gazete, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen Türkiye'de feminist hareketlerin güçlendiği, 1 Temmuz günü alanlara çıkan kitlelerin büyük çoğunluğunu genç kadınların oluşturduğu, bunlar arasında lise öğrencilerinin de bulunduğuna dikkat çekti. Siyasi aktörler arasında dikkat çeken bir değerlendirme de Türkiye'nin kurucu üyeleri arasında olduğu Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in "Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’ni terk etmesi kötü bir sinyaldir" mesajı oldu. Yorumlarda özellik son 10 yılda kadın kırımının Türkiye'de arttığı hatırlatıldı.

1 Temmuz Taksim eylemi.

Avrupa Komisyonu'nun yanı sıra, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletlerin İnsan Hakları Yüksek Komiserliği de Türkiye'nin bu kararını eleştiren kurumlar arasında yer aldı. Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini "Aile kurumunu" bozduğu ve "eşcinselliği normalleştirdiği" söylemleri ile gerekçelendirdiğine ancak özünde ise Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha çok bir seçim yatırımı çerçevesinde muhafazakâr seçmen kitlesini konsolide etmek için Sözleşme'den çıkma kararı aldığına dikkat çekildi. Bu yorumlar arasında derin bir ekonomik kriz yaşayan Türkiye'de AKP iktidarının seçimi kazanmak için buna ihtiyaç duyduğu yorumları da dikkat çekiyordu. Fransız Sanatör Christian Cambon, "Bu karar Türkiye'nin Avrupa Birliği’nin ciddi dosyalar konusunda beklentilerinin tersine hareket ettiğini gösteriyor" yorumunda bulunurken, Annick Billon, "Kadın hakları konusunda hiçbir şeyin garanti altında olmadığını görüyoruz, kadın hakları konusunda birçok ülkede gerileme var" yorumunu yaparak Türkiye gibi İstanbul Sözleşmesi’nde çıkmak isteyen Polonya ve Macaristan'ı işaret etti.

Dikkatli incelediğimizde Türkiye’nin kadın politikalarını ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını “kaygıyla” karşılayan, “kadın haklarında gerileme” olarak tanımlayan ülkelerin aynı zamanda AKP-MHP iktidarını ayakta tutan, ekonomik ve politik olarak destekleyen ülkeler olduğunu da görüyoruz. Her fırsatta “mültecilere destek” adı altında milyonlarca Euro’yu Türkiye’ye akıtan ülkelerin başında Almanya gelmektedir. AKP-MHP iktidarının ayakta kalması için her türlü yardımı sağlayan bu ülkeler aslında Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması, kız çocuklarının tecavüzcüleriyle evlendirilmesi gibi yasaların kadına ve topluma yeni cinayetler ve tecavüzler olarak geri döneceğini de çok iyi biliyorlar. Bu nedenle hiçbir yerden destek beklemeden kadın hareketlerinin birlik için hareket ederek, kendi öz gücüne ve örgütlülüğüne dayanarak mücadeleyi büyütmesi, örgütsüz tek bir kadın kalmayacak şeklinde en geniş tabanda kadınları mücadeleye yönlendirmesi, yaşamlarımızı garantileyeceği gibi, kadın düşmanı AKP-MHP'yi de iktidardan indirecek yegane güçtür!


Etiketler : İstanbul Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi, 1 Temmuz İstanbul Sözleşmesi eylemleri,


...

Heval Arslan