Kadıneki Çeviri,

Kapitalizm ve feminizm neden bir arada olamıyor?


Nicole Aschoff-01 Şub 2022

Bir yün fabrikasındaki tekstil işçileri, 1930 dolaylarında büyük dokuma makinelerini işletiyor. FPG / Hulton Arşivi / Getty

Feminizm, cinsiyet, ırk veya gelirden bağımsız olarak herkes için iyi bir yaşam için savaşmakla ilgilidir. Kapitalizmde bunu başaramayız

Kapitalizmin kadınlar için iyi olup olmadığı tartışması feminist olanlar ve olmayanlar arasında uzun süredir tartışılıyor. Fakat soruya yaklaşımlar belirli bağlamın içerisindedir. Peki böyle bir soru sormaya teşvik eden pratiğin koşulları nelerdir?

Öncelikle, kapitalizm bir kriz yaşıyor. Bunun tam anlamıyla ciddi bir kriz olmasına gerek yok. Fakat on yıldan fazladır bankaları kurtarmak ve yatırımcıların toplu olarak kendilerini uçurumdan atmasını önlemek için hükümet tarafından tasarlanmış düşük faiz oranları içeren teşvikler görüyoruz. 

Bu teşviklere rağmen, ekonomik büyüme ve ücretler durgun kalmaya devam ediyor. Şirketler, tuğla ve harç yatırımından ziyade borsada zar atmakla daha fazla ilgileniyor gibi görünüyor. Bu arada, neoliberal kapitalizm - son kırk yılın statükosunu destekleyen normlar, fikirler ve politikalar - derin bir meşruiyet krizi yaşıyor. Hükümete karşı yaygın bir güven kaybı, kapitalizme olan inancın azalması ve hem sol hem de sağda popülizmin yeniden canlanması durumu mevcut. 

İkinci bir referans noktası ise son on yılda hem ABD hem de dünyada yükselişe geçen bir feminizm var. Yükselen feminizm farklı şekiller aldı ve feminist bir programın en iyi nasıl izleneceğine dair bir dizi bakış açısını kapsamına aldı. Son zamanlarda #MeToo hareketi kamusal söylemin kalıcı bir özelliği haline geldi. 

Hillary Clinton'ın neoliberal kapitalizmin meşruiyet krizi zemininde yenilgiye uğraması, neoliberal feminizmin baskın modelini -feminist hedeflere en iyi, kapitalizm içinde bir güç ve başarıya ulaşmaya çalışan her kadın tarafından ulaşılacağı fikrini - sorgulattı. Giderek artan bir şekilde kadınlar, özellikle genç kadınlar, genellikle antikapitalist söylemlere sahip farklı bir feminizm için çağrıda bulunuyorlar. Araştırmalar ABD’de gençlerin yarısının sosyalizmi kapitalizme tercih ettiğini gösterirken, Pew Araştırma Merkezi'ne göre, Bernie Sanders taraftarlarının yüzde 53'ü kadınlar oluşturuyor. 

Biz de kendi başına çöküşten ziyade bir değişim anı olarak görebileceğimiz bu kriz bağlamında, ileriye bakıyor ve feministlerin konumlarını ve mücadelelerini nasıl yönlendirmeleri gerektiğini sorguluyoruz. 

Ben ileriye bakmaktan söz ediyorum. Şimdi hem zor kazanılan zaferleri hem de tüm kadınların bu zaferlerden faydalanmasının nasıl mümkün kılacağımıza dair stratejileri değerlendirmenin ve feminizmin geniş amaçlarını yerine getiren yeni, somut taleplerle ilerlemenin zamanıdır.

Fakat ilk olarak anlaşılmak için bazı uyarılardan söz etmek gerekiyor. Açıkçası tüm kadınlar, soldaki tüm kadınlar, tüm feministler, tüm sosyalistler ya da tüm sosyalist-feministler adına konuşmuyorum. Ayrıca, kapitalizme yönelik birçok feminist eleştiri var. Zaman kısıtlamaları ve kendi bilgi birikimimi göz önüne alarak, bunlardan sadece birkaçı hakkında konuşacağım.

Cato'da politika analisti ve Human Progress'in yönetici editörü olan moderatörümüz Chelsea Follett, tartışma için bazı yönlendirici sorular sağlama nezaketini gösterdi.

1-) Kapitalizmin yayılması kadınlar için pozitif mi yoksa negatif mi oldu?

Bu, yanıtlaması zor bir soru, özellikle de kapitalizmin yüzyıllarını kapsayan bir insani maliyet denklemini formüle etmeyi tuhaf bulduğum için. İyi bir yaşam ümidi, okur-yazarlık ve kadın otonomisi üzerine yakın tarihli iyileştirmeler, yerli kadın ve çocukların toplu katliamından, kölelikle kapana kısılmış ve işkence görmüş kadınların çaresiz yaşamlarından, ömrünü kötü atölyelerde çalışarak geçiren, bedenleri fabrikalarda mahvolan ve erken ölen kadınlardan daha mı ağır basıyor?

Emin olmak için zor bir hesaplama. Ancak bunu cevaplama teşebbüsünde olsaydık, küresel kapitalizmin son başarılarının parlak iddialarını, iki milyardan fazla insanın yetersiz beslenmeden mustarip olduğu, dünyadaki insanların en alttaki yüzde 60'ının, dünya nüfusunun yüzde 95'ini kaçırdığı gerçeğiyle kesinlikle yumuşatmak zorunda kalırdık. Küresel büyümeden elde edilen yeni gelir ve yoksulluk içinde yaşayan insanların mutlak sayısı son birkaç on yılda bir milyar kişi arttı.

Marx’ın da dediği gibi kapitalizmin feodalizmden daha iyi olduğunu söylemek konusunda gönüllüyüm. Milenyum Kalkınma Hedefleri kapsamında yaşam süresi, ölüm oranı ya da eğitim konusundaki verilere dikkat çekebiliriz. Dünyanın birçok yerindeki orta ve üst sınıftan kadınlar, 50 yıl önce kız kardeşlerinin gıpta edeceği haklardan yararlanıyor.

Ancak bu kazanımları kutlarken, çizdiğimiz etken yön okları konusunda dikkatli olmak zorundayız. Bu kazanımların bir kısmı kapitalizmle ilişkili kalkınma ve rasyonelleşmeye atfedilebiliriz. Fakat kazanımların çoğu, kapitalizmin kendisinin değil, kararlı bir siyasi mücadelenin sonucudur. Ayrımcılığa karşı kanunlar, bir erkeğin malı olmama, oy kullanma hakkı, kendimizi ve çocuklarımızı aile içi şiddetten koruma ve daha pek çok hak yukarıdan inmedi. Bu haklar çoğunluğu sosyalistler ve feministler tarafından yönetilen, dişleriyle, tırnaklarıyla savaşan ve onları elde etme yolunda birçok yenilgiye uğrayan toplumsal hareketler tarafından kazanıldılar.

Ancak bu kazanımları kutlarken, çizdiğimiz nedensel oklar konusunda dikkatli olmalıyız. Bu kazanımların bir kısmı -kapitalizmle bağlantılı olan- kalkınma ve rasyonalizasyona atfedilebilirken, bu kazanımların çoğu, kapitalizmin kendisinin değil, inatçı siyasi mücadelenin sonucudur.

Ayrımcılığa karşı kanunlar ve normlar, kocamızın malı olmama hakkı, oy kullanma hakkı, kendimizi ve çocuklarımızı aile içi şiddetten koruma hakkı - bunlar ve daha pek çok hak yukarıdan inmedi. Çoğunluğu sosyalistler ve feministler tarafından yönetilen, dişleriyle tırnağıyla savaşan ve onları elde etme yolunda birçok yenilgiye uğrayan toplumsal hareketler tarafından kazanıldılar.

Ancak şu anda ileriye bakmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Kapitalizmin kadınlar için bir kazanç olduğunu kabul etsek bile - ki bunu kabul etmiyorum - kapitalizmin gelecekte kazanımlara yol açıp açmayacağını sormak çok daha önemli.

Feminizm sadece cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmakla ilgili değildir. Cinsiyet, ırk, etnik köken, eğitim, gelir, din veya nerede yaşadıklarına bakılmaksızın herkes için eşitlik ve iyi bir yaşam için savaşmak ve yaratmakla ilgilidir. Feminizmin harika yanı bu - bu yüzden feministim.

Basitçe söylemek gerekirse, bu hedeflere kapitalizmle ulaşamayız.

Bu haftaki iklim grevinden dolayı, iklim krizini ele alalım. Hiçbir şey, serbest piyasanın başarısızlığını, yaklaşan iklim felaketinden daha iyi gösteremez. Kapitalizm bireyler için rasyonel olsa da, sistemik düzeyde son derece irrasyoneldir. Hükümetler tarafından desteklenen bireysel kapitalistlerin pervasızca kâr peşinde koşması, kaynakların tükenmesi ve doğa yıkımı bir yana, devasa bir küresel ısınma sorunu yarattı.

Ancak son kırk yıl boyunca elitler ve şirketler, on yıllar önce kabaca anladığımız bir sorunu doğrudan ele almak yerine, serbest piyasaların iyileştirici gücü üzerinde ısrar ettiler. Piyasaların doğal olduğunu ve kendiliğinden oluşan bir düzenin parçası olduğunu, mükemmel bilgi ile çalışan rasyonel bireylerin optimal sonuçlar yarattığını, dışsallıkların önemsiz olduğunu savundular.

Yapılması gerekeni biliyoruz, fakat elitlerin yerleşik ayrıcalıkları, kendimizi yıkıcı fosil yakıt temelli ekonomilerimizden kurtarmak, sürdürülebilir çözümler geliştirmek ve tesis etmek konusunda bizleri engelledi.

Sadece dayanışma ve işbirliğine dayanan, gezegenimizi açgözlü şirketlerden geri alma ilkesi etrafında örgütlenen kolektif bir proje mevcut yörüngemizi değiştirmek için bize bir mücadele şansı sunabilir.

2-) Kapitalizm, doğası gereği sömürücü, baskıcı ve kadınların boyun eğdirilmesiyle iç içe geçmiş ataerkil bir ekonomik sistem midir? 

Bunu biraz ayrıştıralım. Kapitalizm sömürücü mü? Politik ekonomide sömürü, birinin emek gücünü üretim araçlarına sahip olan bir başkasına satması ve ona, yani işçiye, ürettiğinin değerinden daha azını ödeyerek kâr ettiği bir ilişkiyi tanımlar. Yani evet, kadınlar da dahil olmak üzere çoğu insan, bir ücret karşılığında çalıştıkları ve bir ücret karşılığında çalışmadan yiyecek satın alamayacakları veya kiralarını ödeyemeyecekleri anlamında sömürülmektedir.

Bu sömürü baskıcı mı, yani zalim veya haksız muamele teşkil ediyor mu? Bu duruma göre değişir. Örneğin ABD’de tüm kadınlar ezilmiyor. Bu değerlendirmeye karşı çıkacak feministler ve sosyalistler olabilir. Ama yine de, iş hayatlarını organize etmede özerkliğe sahip olan yüksek ücretli beyaz kadınların ezildiğini veya en azından beni onlar için mücadele etmek üzere sokağa çıkaracak kadar ezildiklerini düşünmüyorum.

Sorun şu ki, bu mutlu senaryo ne Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ne de dünyadaki kadınların büyük çoğunluğunun durumunu tanımlamıyor. Doktora gidemeyen, yiyecek alamayan, kirasını ödeyemeyen, asgari ücretle tam gün çalışan bir kadın eziliyor. Öğrenci kredisi borcunda boğulan bir üniversite mezunu, berbat bir maaş çekini bedava bira ve dinlenme odasında bir langırt masasıyla dolduran bir teknoloji şirketi için altmış saatten fazla sözleşmeli bir iş yapıyor.

Resmi olarak ataerkil bir toplumda yaşamadığımız için bu baskının büyük bir kısmı ataerkillikle, daha doğrusu cinsiyetçilikle bağlantılı. Jüri, kapitalizmin doğası gereği cinsiyetçi olup olmadığı konusunda kararsız ve cinsiyetçilik kesinlikle kapitalizmin dışında var. Bir zamanlar cinsiyetçi veya ırkçı olmayan bir kapitalizm modeli hayal edebiliyordu. Ancak kapitalizm, zaman ve mekan içinde gelişen toplumun normlarını, önceliklerini, yapılarını ve faaliyetlerini organize etmenin gerçek bir yoludur.

Tarihsel bir sistem olarak cinsiyetçilik ve ırkçılık, kapitalizmde birikim stratejilerinin temel bir parçası olmuştur. Cinsiyetçilik, kadınların toplum için gerekli olan evdeki karşılıksız emeğini doğal bir aşk emeği gibi gösteriyor. Aynı zamanda cinsiyetçilik ve ırkçılık, işçileri bölmek, ezmek, daha iyi ücret ve yan haklar taleplerini bitirmek veya bir sendika kurma çabalarını engellemek için işletme sahiplerinin araç setinde son derece kullanışlı malzemeler olmaya devam ediyorlar. 

3-) Kapitalizm, kadınları güçlendirmeye, maddi refahlarını artırmaya ve cinsiyet eşitliğini güçlendirmeye yardımcı oldu mu?

Daha önce de söylediğim gibi, kadınlar kapitalizmde güçlendi. Kadın hareketi, sivil haklar hareketi, işçi hareketi ve çevre hareketi gibi gizlenen değişkenleri akılda tutarak, korelasyonu nedensellikle karıştırmamak için dikkatli olmamız gerekirken, piyasaların kadınları güçlendirebileceği hâlâ geçerli.

Para eşittir güç. Bugün Amerikalı kadınlar zengin ebeveynlere sahip olacak kadar şanslıysa veya onları iyi ücretli, tatmin edici bir işe yerleştiren harika yetenekler veya zeka ile doğmuşlarsa, güçlenecekler. Dahası, kendi çocukları gibi sosyal ağlarında başkalarını da güçlendirebilecekler.

Ancak bazı kadınların kapitalizmde oldukça güçlendiğini gözlemlemek, yolun açıldığı ve sadece onu takip edersek feminizmin hedeflerine ulaşılacağı anlamına gelmez. En tepedeki azınlığın muhteşem zenginliği bir kaza ya zararsız bir zirve değildir. Geçtiğimiz birkaç on yılın piyasa dostu reformları, çoğunluğu erkek olan bir avuç insanı hayal edilemeyecek kadar zengin kılarken, insanların büyük çoğunluğu geçim kaynaklarının durduğunu ve fırsatlarının azaldığını gördü.

Geçtiğimiz kırk yılın inanılmaz teknolojik ve bilimsel gelişmeleri, yoksulluğu çarpıcı biçimde azaltmaya, sağlık bakım sonuçlarını iyileştirmeye ve üretim süreçlerimizin ekolojik sürdürülebilirliğini sağlamaya ve temiz su, besleyici gıda ve yeterli gıda tedarik ve dağıtımında güvenliği sağlamaya yönlendirilebilirdi. Bunlar tüm insanların değer verdiği şeylerdir. Bunlar aynı zamanda, bu şeylerin eksikliğinden orantısız bir şekilde acı çeken kadınları büyük ölçüde güçlendirecek şeylerdir.

Dünyadaki kadınların ve bu nedenle tüm insanların yaşamlarını büyük ölçüde iyileştirecek araçlara sahibiz. Yine de kaynaklarımızı, bilgimizi ve enerjimizi bu hedefe ulaşmak için kullanmadık. Neden? Çünkü kapitalizmin amacı dünyayı iyileştirmek değil, kâr elde etmektir.

*Çeviri: Mehmet İnanç

*Kaynak: https://jacobinmag.com/2019/09/capitalism-socialist-feminism-inequality-sexism


Etiketler : Feminizm, Kapitalizm,


...

Nicole Aschoff