Kadıneki Portre,

Kahve, sigara ve komite


Emina Değer-01 Şub 2021

Onun asıl kahramanlığı küçük, kaskatı bir Boşnak kasabasından dağların özgürlük ateşlerine uzanan bir hayatı kendi elleriyle inşa etmesiydi. Hiç kolay değildi bu ve işte o yüzden, tam da kendi öz-savaşını kazanmışken yitip gitmesi erkendi

Bilenler bilir, bir Boşnak kadını poz veriyorsa eğer, iki aksesuar mutlaka vardır: Cezvesiyle birlikte kahve ve sigara… Tahminen 1940’lardan hemen önce çekilen bu fotoğraftaki kadın, Vahida Maglajlic ikisini de ihmal etmemiş görünüyor. 

Vahida’nın hiç ihmal etmediği başka bir şey daha vardı ama: Bosna Hersek Kadın Antifaşist Cephesi! Kısa süren ömrünü adadığı direniş savaşı ve kadın mücadelesi, onun ismini bugünlere dek taşıdı. 

Aynı evde 22 kişi!

Zor ama belki de avantajlı bir yerden başladı hayata Vahida… 17 Nisan 1907'de içine doğduğu aile, Banja Luka Müslüman toplumunun saygın bir üyesiydi. İyi eğitim görmüş bir aileden gelen baba Muhammed Maglajlic, kentin kadısı olarak bir tür Şeriat Mahkemesi Başkanı’ydı; anne Camila ise sessiz sedasız, İslami kurallara uyan bir ev kadını. Ve yedisi erkek biri kız 8 küçük kardeş… Hepsi o kadar değil ama. Şehir merkezindeki Maglajlic sokağında bulunan ev, büyükanne ve büyükbabalar, teyzeler, amcalar ve kuzenlerle birlikte yedi kadın ve on beş erkeği barındırıyordu. Bu kargaşa içinde Vahida, oyuncak bebeklerden önce süpürge sopalarıyla tanışmış ve bir sürü erkek kardeşin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalmıştı. 

Baba Muhammed, aslında o kadar katı biri değildi, bütün çocuklarını okutmaya çalışmıştı ama sonuçta Bosna Müslüman toplumunun da bir parçasıydı. Vahida, dört yıllık ilkokuldan (mektep) sonra Banja Luka'daki Kadın Meslek Okulu'nu da bitirdi. Asıl istediği, Zagreb'deki Meslek Yüksek Okulu'na gitmekti, ancak sınırlar oraya kadardı. Bir kadının yeri evlenene kadar ailesinin eviydi ve aslında bu açıdan bakıldığında Vahida'nın ilkokuldan sonrasını okuması bile yaşadıkları çevre için sıra dışı bir durumdu. 

Kendi yolunu açmak…

İş başa düşmüştü artık! Okula gidemeyeceği gerçeğini kabul etmesine rağmen, ataerkil ailesine yeni yurttaşlık anlayışları ve gelenekleri kazandırmaya çalıştı. Okuma merakı sayesinde evde sağladığı saygınlıkla birlikte sosyal alanını genişletirken, aile evinde, farklı yaşlardan çok sayıda kadının bir araya geldiği toplantılar düzenleyebiliyordu. Gençlerle geziler, kutlamalar, düğünler veya cenazeler derken sınırları zorlamaya başlıyor, her adımda (çarşafın çıkarılması dahil olmak üzere) babasının ‘ikna olduğu’ konular artıyordu. Saçını kısa kestiren ilk genç Müslüman kadın da oydu kentte ve bütün o ayıplamalar, hor görmeler Maglajlic’lerin kapısından içeri giremedi. 

Bu arada kardeşlerden Ekrem Maglajlic, Banja Luka Lisesi öğrencisi olarak devrimci gençlik devrimci hareketine çoktan katılmış, Komünist Gençlik Birliği'nin (Komünist Gençlik) üyesi olmuştu bile. Ekrem, daha sonra Zagreb Üniversitesi'ne gittiğinde artık Yugoslavya Komünist Partisi üyesiydi. Baba biraz kızgındı bu işe; siyasi kanaatlerini babasından gizlemek istemeyen Ekrem, bir süre sonra evden de atılacaktı. Ama bu bir işe yaramadı doğrusu. Diğer kardeşlerin de tamamı devrimci gençlik hareketindeydi artık. Bu arada Vahida ise kardeşinden aldığı kitapları okumakla meşguldü. 

Vahida Maglajlic, 1930'ların ortalarında Banja Luka'daki Kadın Hareketi'ne katıldı. Aktif çalışmaları sayesinde, bu hareketi özellikle Müslüman kadınlar arasında hızla popüler hale getirdi. Gornji Seher'de kızlar ve genç kadınlardan oluşan toplantılar düzenledi ve çeşitli önyargıları yıkmak için onlarla birlikte çalıştı. Müslüman kadınlar arasında yaygın olan cehalete karşı “Gajret" ve "Uzdanica" dernekleri aracılığıyla düzenlenen kurslarda çalıştı. 

Kadın Hareketi kuruluyor

Yugoslavya Komünist Partisi'nin Banja Luka'daki illegal örgütlenmesi, 1930'ların ortalarında yenilendiğinde, Banja Luka Komünistleri, kadınları bir araya getiren yasal çalışma biçimleri bulmak için yollar arıyorlardı. "Kadın Hareketi" topluluğu böyle kuruldu. Kadınların yasal ve siyasi konumunu değiştirmek için yürütülen mücadele sayesinde Sırp, Hırvat ve Müslüman ailelerden gelen 200'den fazla üye kazanılmıştı. Sırp Kız Kardeşler Çemberi, Hırvat Kadınlar ve Müslüman Kadınlar gibi gruplar başlıca çalışma alanlarıydı. 1938'de kurulan Kadın Hareketi, kadınların siyasi hakları için mücadeleye başladı. Bu arada Vahida dahil yaklaşık 40 kadın iki tıp kursunu başarıyla bitirmişlerdi, ki bu kadınların neredeyse tamamı daha sonra Partizan savaşında yaşamını yitirecekti. 

‘Yardım yataklık’ zamanları

Mayıs 1941'de Vahida artık parti üyesiydi ve aynı günlerde de Alman işgalcilerinin kuklası olarak kurulan Bağımsız Hırvatistan Devleti (Ustaşa) Bosna dahil bütün bölgeyi el koyduğunu ilan etmişti. Vahida ve kardeşleri direnişin doğal bileşenleriydi elbette; dahası babaları da artık çocuklarının yanında sayılırdı. Bu sayede Vahida, komünistleri evlerinde barındırmak, kurtarılmış bölgelere transferlerini organize etmek ve tıbbi malzeme, giysi, silah ve cephane toplamak için babasının bir kadı olarak yüksek itibarından yararlanabildi. Gizli temaslar, kontrol noktaları ve pansiyonlardan oluşan ayrıntılı bir ağ sürdürerek, Banja Luka'daki en güvenilir Partizan destekçilerinden biri oldu. Ev artık tam bir devrimci merkez olmuştu! Vahida, annesine Partizanlar için yiyecek malzemesi hazırlatıyor ve Banja Luka'daki birçok Sırp, Müslüman ve Yahudi'yi ikna ederek direnişçiler için topladığı radyo vericileri gibi ekipmanlar yine evin bir kapısından girip ötekinden çıkıyordu! Ailenin illegal işlerdeki en gayretli elemanı da artık Vahida değil, anne Camila’ydı! 

Bu arada daha yıllar önce babasını ikna ederek çarşafını çıkarmış olan Vahida yeniden çarşafa bürünmüştü! Bu, onun Banja Luka'da daha kolay hareket etmesini sağlıyor, Ustaşa ajanlarının dikkatini çekmiyordu. 

O günlerde Yahudi ve Ortodoks nüfus faşistler tarafından daha çok hedef alındığı eçin Müslüman nispeten rahattı ve bu da onları direniş hareketi için paha biçilmez kılıyordu. Kara çarşafların altında silah dahil her şey taşınabiliyordu ve ilginçtir, çarşaf, Katolik ve Ortodoks kökenli devrimci kadınlar tarafından da kullanılıyordu. 

Tutuklanma ve işkence

Sonunda durum Ustaşa polisi tarafından fark edildi elbette. Doğrudan bir tutuklamanın Müslüman halkı kızdırabileceğinden çekinen polis, bir punduna getirip Vahida’yı ele geçirdi. Uzun ve ağır işkenceler yaşayan Vahida, yoldaşlarını ele vermeyi reddetti. Sonunda Zagreb'e gönderilmesi kararı alındı ama bu arada parti örgütü ile bağlantı kuran Vahida, kaçışını planlamaya başlamıştı bile. 21 Aralık 1941 gecesi bunu gerçekleştirdi de. Hücre arkadaşı Danica Mariç ve Vahida demirlerini söktükleri pencereden atlayarak kaçtı. Önce Vahida’nın babasının evine ulaşan ikili, orada kara çarşafları giydikten sonra çeşitli sempatizan evlerinde konaklaya konaklaya Partizan karargahına kadar ulaştılar. 

‘Feminizme yönelik hatalar’

Artık her şey değişmişti. Vahida’nın yeni görevi, ajitasyon ve propagandaydı. Partizan bölgesinde ve çeperinde adım atmadık köy bırakmayan Vahida, özellikle kadınlarla çalıştı, Müslüman kadınlara kurtuluş mücadelesinin önemini anlattığı konferanslar ve konuşmaların yanında, partizanlar için yiyecek, kıyafet ve diğer ihtiyaçların toplanması eylemlerini yönetti.

6-8 Aralık 1942 tarihleri arasında düzenlenen Yugoslavya Anti-Faşist Kadın Cephesi Birinci Konferansı onun açısından tam bir dönüm noktasıydı. Makedonya ve Slovenya hariç, Yugoslavya'nın her yerinden gelen 166 delegeler tarafından Merkez Komite üyeliğine seçilen Vahida, artık doğrudan siyasetin ve kadın hareketinin tam içindeydi ve Josip Broz Tito ile birlikte çalışıyordu. Bosna Hersek Antifaşist Kadın Cephesi ise, Şubat 1942'de Bosna'nın doğusunda kurulmuştu. 

Ama her şey öyle kolay değildi. Partizanlar içinde cinsiyetçi ve ataerkil kavramlar ve tutumlar ciddi bir sorundu. Kadınlar hâlâ geri planda tutuluyordu. Ancak Cephe, birçok yerde "kendi başına bir yaşam" geliştirdi. Örneğin, özellikle Boşnak kadınlar, Bosanska Krajina bölgesinde kendi ekonomilerini, kültür evlerini ve aparatlarını kurmuş ve hatta bir "kadın belediye" bile yaratmıştı. Öyle ki, Aralık 1943'te Merkez Komitesi, kadınların “devlet içinde devlet gibi” olarak hareket ettiklerinden şikâyet ediyor ve "feminizme yönelik hatalar" konusundaki endişelerini dile getiriyor, Cephe eylemcilerine "kadınların halktan ayrı olmadığını” (!) hatırlatıyordu!


Vahida’nın mücadelesi yıllar sonra Filistin Kurtuluş Örgütü’nün bir broşürünün kapağında yer buldu. Broşür, Filistinli kadınlara Vahida’nın yaşamını örnek gösteriyordu. 

Erken gelen ölüm

Gerçekten de ölüm çok erken buldu onu. Tam da enerjisinin doruğundayken! 

31 Mart 1943 günü çalışmaları sırasında Krupska Rujiska köyündeki kadın partizanlara konuk olan Vahida, eski arkadaşlarıyla bütün akşamı sohbet ederek geçirdi. Yattıktan kısa bir süre sonra ise Alman birliklerinin saldırısı başladı. Ani saldırı ve kuşatma ile ağır kayıplar veren Partizan taburu geri çekilmeye çalışırken, Vahida ve can yoldaşı Zora Kovacevic ağır bir bombardımanın altında kaldılar. Onlarla birlikte yirmi partizan yaşamını kaybetti. Ertesi gece, Krajina Tugayı'ndan bir bölük, savaş yerine gelerek ölen savaşçıları köy yakınlarındaki bir mezraya defnetti. 

Vahida’nın mezarı, ancak savaştan sonra Banja Luka'daki Partizan Anıt Mezarlığı'na getirilebildi. 1951’de de Yugoslavya Halk Kahramanı olarak onurlandırıldı. Ama bunun ne önemi var ki? Onun asıl kahramanlığı küçük, kaskatı bir Boşnak kasabasından dağların özgürlük ateşlerine uzanan bir hayatı kendi elleriyle inşa etmesiydi. Hiç kolay değildi bu ve işte o yüzden, tam da kendi öz-savaşını kazanmışken yitip gitmesi erkendi. Hem de çok erken…


Etiketler : Vahida Maglajlic, Boşnak kadınlar, Bosna Hersek Kadın Antifaşist Cephesi,


...

Emina Değer