Kadıneki Söyleşi,

'Kadınlar kurtuluş mücadelesi veriyor'


Hicran Urun-15 Haz 2021

"Emanet - itaat - fıtrat yaklaşımı çok tehlikelidir. Ve son on senedir bu kavramlarla kuşatılma altındayız... Kadınlar kurtuluş mücadelesi veriyor... Hem nafaka hem İstanbul Sözleşmesi hem de medeni kanun alanında"

14 Ağustos 2001 tarihinde siyaset arenasına çıkan AKP, siyasi kimliğini “muhafazakâr demokrat” tanımlamış ve başta kadınların mücadelesi olmak üzere Avrupa Birliği üyeliğini de gözeterek toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda belirli yasaları çıkarmak zorunda kalmıştı. Ancak, Avrupa Birliği ile ilişkilerin rölantiye alındığı yaklaşık son 10 yılda toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda elde edilen tüm kazanımlardan da geri adım atmaya başladı.

Üçüncü kez tek başına iktidar olduktan sonra, 2011-2015 yılları arasında 'muhafazakâr demokrat' maskesini indiren AKP iktidarı, "ırkçı, militarist ve cinsiyetçi" bir döneme de keskin bir geçiş yaptı. Kürt halkına yönelik yoğun baskı ve insan hakkı ihlalleri ile başlayan bu geçiş, kadınlara yönelik cinsiyetçi söylem ve politikaların geliştirildiği, ardından da tüm toplumsal muhalefetin hedef alındığı baskıcı bir rejim halini aldı. 

Kadını geleneksel olarak "annelik ve eş" rolleri içinde tanımlayan, kadına yönelik şiddeti ve ayrımcılığı "fıtrat" gören AKP iktidarı, son yıllarda da bu zihniyetin yasal zeminini oluşturma çabasında. 2017’de çıkarılan Müftülük Yasası ile çocuk yaşta evliliklerin önü açıldı. 2018'de “cinsel ilişkiye rıza yaşı” 12’ye düşürüldü ve bunun sonucu olarak kız çocuklarının zorla ve erken yaşta evlendirilmelerinin yasal yolu açıldı. Cinsiyetçi bir bakış açısıyla kadın üniversiteleri açıldı. 20 Mart 2021'de tarihinde "aile kurumuna zarar vereceği" iddiları ile İstanbul Sözleşmesi'ni feshetiği duyuran AKP iktidarı, son olarak da dördüncü yargı paketi ile istismar suçlarında “somut delil şartı” maddesini gündeme getirdi. Peki kadın hakları konusunda geriye doğru atılan tüm bu adımlar ve yeni yasal düzenlemeler ne anlama geliyor? Aklımızdaki soruları feminist avukat Selin Nakıpoğlu'na sorduk...  

*İstanbul Sözleşmesi'nin fesih kararının ardından 6284 sayılı kanun da AKP iktidarı tarafından tartışmaya açıldı, şimdi ise 4. yargı paketi ile birlikte istismar suçlarında “somut delil şartı” maddesi gündemde. AKP bu yasal düzenlemeler ve tartışmaya açtığı maddelerle ne yapmak istiyor?

Selin Nakıpoğlu
İktidar partisi, kâh İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesi süreciyle kâh 6284 sayılı yasayı hedefe oturtması ile kazanılmış haklarımızı elimizden almak için var gücüyle çalıştığını gösteriyor. Kadınların, çocukların ve LGBTİ+ların kazanılmış haklarına saygı duyan, bu hakları kâğıt üzerindeki kelime yığınları olmaktan çıkarıp hayatlarımızın, toplumsal bilincimizin ve varoluşumuzun bir parçası kılmak için çaba gösteren herkesi de karşısına almış durumda.

*4. yargı paketinde çocuğun cinsel istismarında “somut delil” yoksa tutukluluk yapılmayacak deniliyor, bu maddenin geçmesi durumunda özellikle çocuklar istismara açık hale mi gelecek? Siz bu yasa maddesini nasıl yorumluyorsunuz?

Hali hazırda katalog suçlardan olan cinsel istismar suçunun hem soruşturma hem de kovuşturma sürecinde tutuklu yargılama yapılması çok ender görülen bir durumdur. Hatta şayet cinsel istismar suçundan yargılanan sanık 15 ve üzeri hapis cezası alırsa dosya re’sen Yargıtay incelemesinden geçtiği için yine tutuklanmamakta. Yani hemen hemen neredeyse cinsel suçlarda tutuklu yargılama yokken ve bu CMK madde 100/3’de yer alan düzenlemeye aykırı iken mevcut hukuksuzluk kanuna sokulmaya çalışılıyor.

*Yine aynı yargı paketinde kadınların nafaka hakkı ile boşanma durumunda çocukların ebeveynlere teslim edilmesine yönelik “olumlu” olduğu iddia edilen maddeler tartışılıyor. Böyle bir şey mümkün mü?

Kadınların nafaka hakkına ilişkin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı'ndan yerel mahkemeye, hâkimine kadar kanuni düzenleme yanlış aktarılmakta. Sosyal devlet ilkesini yok sayarak, örneğin ücretsiz kreş hizmetinde sorumsuz olduğunu düşünen bir iktidarla bu değişikliğin yapılması son derece riskli. Kadınların istihdam oranından haberleri var mı acaba? Yoksa kadının yeri evidir zihniyetinin ürünü mü bu taslaklar? Kadınların bedenleri sınırsız bir kuşatma altında ve kadınlar hayatlarına sahip çıkmaya çalışıyor, hem nafaka hem İstanbul Sözleşmesi hem de medeni kanun alanında.

*Sözünü ettiğimiz bu yasaların tamamı kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımlar ve çoğu AKP hükümeti döneminde yasalaştı. Ancak AKP hükümeti bugün toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında kazanılmış tüm haklarda geri adım atmaya başladı. Bunun nedeni nedir?

Esasen rejimin siyasal İslamcı niteliğini ortaya koyan bir noktaya çoktan gelmiş bulunuyoruz. Bu ülkede hâlâ toplumsal temelli şiddetin kadına yönelik ayrımcılığın bir sonucu olduğu bile kabul görmüyor. Oysa gerçekler ortada. İktidar partisi yok sayınca yok olmuyor. Ve o erkekler biz imtiyazlarımızı kaybetmek istemiyoruz diyorlar. Kadınlar kurtuluş mücadelesi veriyor. Su çok net, erkek şiddeti her yerde iktidar ilişkisinin bir sonucu olarak kadını kontrol altında tutarak, erkeğin kendi iktidarını ve imtiyazlı konumunu sürdürme çabasıdır. Ataerkil şiddetin yasal düzlemde de etkileri bunlar. Şiddet zemini besleniyor. Herkes şapkasını önüne koysun. Feodalitenin içinden gelen partiler ister adında sosyal demokrat geçsin ister dini semboller, sorun kadına yönelik cinsiyetçi bakışta. Kadın eşit olarak düşünülmüyor. Eşit birey olarak görmediğin kişiler arasında da adalet sağlamak mümkün değil. Emanet - itaat - fıtrat yaklaşımı çok tehlikelidir. Ve son on senedir bu kavramlarla kuşatılma altındayız.

*İktidar, 'muhafazakâr' olarak şekillendirmeye çalıştığı toplumda 'kadının' tanımını da annelik ve eş üzerinden yapıyor. Bunu söylem ve politikalarından açıkça anlıyoruz. Bu yasalar da bu şekillendirmeye mi hizmet ediyor?

Ayrımcılığı ve şiddeti kınayan değil adeta teşvik eden beyanlardan geçilmiyor. Ataerkil sistemin dayanakları aile, din, medya ve hukuk olduğu için de evet, yasalar bu şekillendirmeye hizmet ediyor.


Etiketler : Erkek adalet, Çocuk istismarı, Kadın hakları, Torba Yasa, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi, AKP, Torba yasalar, 4. Yargı paketi,


...

Hicran Urun