Kadıneki Yazı,

Kadın mücadelesi bastırılamaz


Yüksel Mutlu-01 Ara 2022

Kadınlar bir 25 Kasım'ı daha ağır saldırı altında geçirdiler. Fakat yine ve yeniden isyanlarından vazgeçmeyeceklerini gösterdiler

Bu yılın kadına yönelik şiddet verilerine baktıldığında her zamankinden çok daha fazla. Sadece ekim ayında dahi katledilen kadın sayısı 31 ve şüpheli kadın ölümleri ise bu sayının dışında.

Bu yıl da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü, yine kadınların mücadele ve direnişi karşısında kolluk güçlerinin o kadınlara uyguladığı şiddetle geçti… Fakat bu yıl güvenlik güçlerinin kadınlara saldırı ve şiddetinin dozu çok daha yüksekti. Kadınlar sokağa çıkmasın diye adeta her şeyi yaptılar. Fakat bütün bu saldırı ve yüksek dozdaki polis şiddeti kadınları engelleyemedi. Kadınlar hiçbir koşulda sokaktan, kamusal alandan, itirazlarından, isyanlarından vazgeçmeyeceklerini gösterdiler.

Kadınların sokağı özgürleştirme eylemleri çok değerli. Belki eskiye oranla nicelik olarak fazla olmamamız kimilerimizde moralsizlik yaratabilir, fakat öyle değil. Kadınlar sokağa çıktıklarında her şeyi göze alıp çıkıyor. Kadınların içine özgürlük ateşi düşmüşse hiçbir güç, hiçbir saldırı onu durduramaz. İnanmak, inandığı değerler için mücadele etmek insanlıktır. Kadınlar bunun farkında olarak şiddete düzenine karşı özgürlük, adalet ve demokrasi için mücadele ediyorlar. Yani sadece kendileri için özgürlük aramıyorlar, tüm toplumun özgürlüğü için, gençler, yaşlılar, engelliler için uğraşıyorlar. Kısaca tüm toplumun özgürlüğü ve adaleti için mücadele veriyorlar.

Eylemler öncesi yoğun emek var

Kadınların sokağa çıkmadan önceki eylemleri örgütleme süreçlerinde de önemli bir emek var. Gündemlerini belirlerken derin tartışmalar yürütüyorlar. Taleplerini, sözlerini belirliyor, stratejilerini oluşturuyorlar. Öyle "haydi sokağa çıkalım" diyerek olmuyor. Bir araya gelmeyi planlamaktan derin politik tartışmalara, gündem belirlemekten eylemlerde kullanılacak döviz, pankart, afişleri hazırlamaya kadar çok yoğun emek veriyorlar. Örneğin bazı kesimlerin, daha çok da erkeklerin bu süreçlerdeki tutumları daha rutindir. Sokağa çıkar, iki slogan atar ve evlerine dönerler. Kadınlar ise öyle değil, hiç değil..

Meselenin başka bir yönü de sanki kadınlar sadece 25 Kasım ve 8 Mart'larda sokağa çıkıyorlar gibi algı var. Bu algı hem çok eksik hem de çok yanlış bir yaklaşım. Bizim için bu iki gün çok önemli evet fakat sadece bu iki gün değil, her gün önemli. O nedenle "Her gün 8 Mart olsun" diye slogan atıyoruz.

Garibe Gezer'in işkence görüntüleri

Kadına yönelik şiddet ve şiddet yöntemleri artarak devam ediyor, azalmıyor. Kamuoyunun da yakından bildiği ve tanıdığı iki kadına ve AKP-MHP erkek iktidarının şiddetine iki örnekle bakalım;

Garibe Gezer biliyorsunuz, siyasi tutukluyken cezaevinden cenazesi çıktı. 25 Kasım haftasında görüntüleri paylaşıldı; cezaevinde yerlerde sürüklenen, şiddete uğrayan Garibe, süngerli odaya konulduğunda görevlilerden biri içeriye cop veriyor, sonrası yok... Sonrasında cezaevinden Garibe’nin cenazesi çıktı. 
Ve öncesinde bir mektup yazarak olacakları yazmıştı Garibe. Bu olaylardan önce HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu konuyla ilgili Adalet Bakanlığı'na soru önergesi vermişti fakat buna da cevap verilmemişti. Şu ana kadar da bildiğimiz kadarıyla bir cevap yok. Garibe'nin şüpheli ölümü "intihar etti" denilerek geçiştiriliyor.

Garibe Gezer'e yönelik işkence görüntülerini JinNews ortaya çıkarmıştı.

Evde, sokakta, hücrede mücadele

Bir diğer kadın ise hepinizin tanıdığı, bildiği Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı. ATK uzmanı ve uzun yıllar işkenceye karşı mücadele etmiş bir insan hakları savunucusu. Kimyasal silah kullanımıyla ilgili basına düşen görüntülere “iddianın etkili olarak araştırılması gerekir” dediği için gözaltına alındı, tutuklandı ve hakkında ceza isteniyor.

Neden erkek egemen iktidar bu açıklamadan rahatsız oldu? Fincancı'nın avukatları başvuru yaparak "müvekkilimiz gelip ifade verecek" demelerine rağmen bir sabah evi basılarak gözaltına alındı.

Fincancı tutuklu bulunduğu cezaevinden 25 Kasım'da şöyle seslendi: “Bu 25 Kasım’da aranızda olamasam da; biz kadınlar evde, sokakta, işyerlerinde, hücrede… Kadınlar için, özgürlüğümüz için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz.”

Şiddete çözüm pansuman olamaz

Fincancı mesjının tamamında, “Sevgili kız kardeşlerim, patriyarkanın saldırılarının giderek arttığı bir dönemden geçiyoruz. Biz hekimler, tüm travmalarda olduğu gibi kadına yönelik şiddette de birincil sorumluluğu olanlarız. Kadına yönelik şiddete yalnızca erkek şiddetini belgelemek ile yaralara pansuman yapmak ile çözüm olamayacağımızı biliyoruz. İşte tam da bu nedenle pandemiyi fırsata çevirenlere, İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenlere, kadın sağlığını yok sayan sağlık politikalarına, cezasızlık ödülü dağıtan erkek yargıya karşı ezcümle patriyarkaya karşı mücadele ediyoruz.

Bu 25 Kasım’da aranızda olamasam da; biz kadınlar evde, sokakta, işyerlerinde, hücrede… Kadınlar için, özgürlüğümüz için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz.”

Bu yıl düzenlenen 25 Kasım eylemlerinden bir pankart

Hakikat bizi insan kılar

Bianet’e verdiği röportajda Fincancı, “Hakikat bizi insan kılar, hakikate ulaşma çabasıyla, bu çabanın bir sorumluluk olarak önümüzde durmasıyla… sözleri bir mücadelenin konusu olduğu da muhakkak. Yılmadan mücadeleye devam etmek gerekir. Becket’in dediği gibi yenilebiliriz, bir daha yenilir, daha iyi yeniliriz belki ama bu yenilgiler geçicidir asıl yenilgi ise mücadeleden vazgeçmektir. Ben mücadeleden hiç vazgeçmedim ve biliyorum ki bu yolda edindiğim yol arkadaşlarım da vazgeçmezler. Sonunda kazanan, yaşamdan yana bir dünyayı var edenler bizler, bizim gibi mücadeleden vazgeçmeyenler olacak. Her zaman eylemci bir iyimserlikle bakan gözlerdeki ışığımız parlasın. Her yer mücadele alanımızdır. Ben şimdilik bir hapishaneden, insanlarımız ise sokaklardan, işyerlerinden, ormanlardan, nehirlerden yaşam alanlarına ve haklarına sahip çıkarak mücadeleye devam edeceğiz…" diyor.

Şiddetinizle barışmayacağız

Sonuç olarak, bu yıl 500 civarında kadın gözaltına alındı, basının görevini yapması engellendi, bir kadının bacağı kırıldı... Türkiye’nin her yerinde sokağa çıkan kadınlar iktidara şöyle seslendi: “Şiddetinizle barışmayacağız."

Lakin hepimizin bildiği gerçek şudur; toplumla sıkı bağlar içinde olan mücadeleler, kadın özgürlük hareketleri eninde sonunda kazanırlar. Devlet ve patriyarka karşıtı olmayan düşünce ve eylemlerin sonuç alma şanslarının olmadığını kadınlar tarihsel örneklerden de biliyorlar. Kapitalist modernite de kadın mücadelesini bastırmak için her yolu dener, başaramaz. Kadın tarihi ise başkaldırı ve mücadelelerle dolu.


Etiketler : Kadın Mücadelesi, 25 Kasım, Garibe Gezer, Şebnem Korur Fincancı,


...

Yüksel Mutlu