Kadıneki Yazı,

Irkçılık her yerde


Nebile Irmak Çetin-15 Ağu 2021

Yokluk-yoksulluk, işsizlik-çaresizlik insanların kucağına atılmış, herkes karın doyurma derdine düşerken iktidarın beslediği çeteler elinde silah-sopa-pala, sürüler halinde sokaklarda dehşet saçıyorlar. Ankara'da mültecileri, Konya'da Kürtleri hedef alıyor

Her klavye başına geçtiğimizde veya bulunduğumuz ortamlarda ilk söze başladığımızda dilimize pelesenk olmuş, "kötü süreçlerden geçiyoruz" cümlesi. 

Çünkü çıkar ve rant uğruna dünyayı cehenneme çeviren kötüler, iktidarının ömrünü uzatmak için zihniyet ve vicdanlarında ne kadar kötülük varsa zehir olarak saçmaya devam ediyorlar. Ülkeyi ideolojilerine göre dizayn etmek için 20 yıldır yapmadıkları kötülük kalmadı.

Emek, demokrasi adalet hukuk adına ne kadar kırıntı, kanun, yasa varsa hepsi lağvedildi. Örgütlenme özgürlüğü ve kolektif yaşam üzerinde korku imparatorluğu kurdular. Halklın irade temsili olan parlamento ve belediyeler yok edildi-el konuldu. Binlerce insan düşüncülerinden veya muhalif duruşlarından dolayı cezaevlerine doldurulmuş. Kadına, canlara karşı şiddet kültürü yaygınlaşarak evde, kamusal alanda-toplu taşıma ve yaşamın her alanında diz boyu. 

Ayrımcılık, iliklere işlenmiş “Türk-Sunni-erkek üstünlük kültürü” terör estiriyor. İnsani ve vicdani değerlerden uzak, kontrol altına alınması mümkün gözükmeyen bir öfke ve kin hali kol geziyor.

Yönetenler kışkırtıp işaret edince de Kürtler ve kadınlar hedef haline getiriliyor. Öyle bir algı yaratılmış ki bir tek yaşam hakkı “Müslüman, Türk ve erkeklere” ait, "diğerlerinin canı cehenneme” ironisi yaşanıyor.

İmza atmış oldukları uluslararası sözleşmeleri bile tanımıyorlar, örneğin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala, AİHM'in verdiği karara rağmen rehine olarak tutulmaya devam ediliyor.

İktidar için ırkçılık adeta geçim ve seçim kaynağı olmuş, her sıkıştığında dört elle sarıldığı ırkçılık devreye konulup, çeteleri sokaklarda Kürt avına çıkıyor. Kürtlere, kadınlara, doğaya ve mültecilere karşı ırkçılık tehlikeli boyutta. 

Yönetemiyorlar-çöküyorlar, bunun için de kaos senaryolarına başvuracaklar, en büyük silahları da kuşkusuz ırkçılık. Bakın 2 yıla yakın bir süredir virüs etkisini artırarak devam ederken insanlar ölsün, işsiz kalsın, yoksullaşsın, bilimsel eğitim ve aydınlanmadan toplum uzaklaşsın, bekle gör politikası izlendi ve hâlâ izleniyor.

Konya'da ırkçı saldırıda Dedeoğlulları ailesinden 7 kişi yaşamını yitirdi.

Ormanlar içinde yaşayan tüm canlarla birlikte cayır cayır yandı ve yanıyor. Sel ise felaketlere dönüşüyor, can alıyor. Virüsü ve afetleri bile fırsata çevirip zulüm ve zehir ekiyorlar. Orman yangını ve sel felaketinin sebebi bile Kürtler gösteriliyor. Kürtlere saldırıyı hem meşrulaştırıp hem de “münferit” olay açıklaması yaparken “bıyık altı güldüklerini” tahmin etmek çok da zor değil.

Denetimli ve denetimsiz çeteler, Kürtler orman yakıyor provokasyonuyla batıda adeta Kürt avına çıktı. Antalya Manavgat, Elmalı, Bayraklı'da geçici tarım emekçisi Mardinli Kurga ailesi üç yüz kişilik ırkçı güruhun saldırısına uğradı, jandarmanın da Kürt aileye "burada sizin nöbetinizi tutamayız" yanıtını vermesi kontrolü ırkçılığın bariz örneğidir.

Son 15 günde başkent Ankara başta olmak üzere, Afyon, Antalya, Tekirdağ ve Aydın illerinde adeta Kürt avına çıkıldı. Batı illerini "Kürtsüzleştirmek", canlarına kıymak, evlerine ve mallarına el koymak için linç kültürü yayılmış durumdadır.

Irkçı çeteler, Ege Bölgesi'nde devlet adına yol kesiyor, araç durdurup silah zoruyla kimlik kontrolü yapıyor. Kürt ilerinden birinin nüfusuna bağlıysa linç ediliyor. Manavgat’ta hâlâ Kürtler sokağa çıkarken tedirginler bilgisi var.

Geçen ay HDP İzmir il binasında Deniz Poyraz'ın katledilişi, Muğla il binasına yapılan saldırı ve Konya Meram'da yedi kişilik Kürt bir ailenin katledilişi ırkçılığın cesaretlendirilmesidir. Son iki hafta içinde Ankara'da defalarca ağır yaralamalarla sonuçlanan saldırılar yapıldı. Siyasi partiler de basının büyük bölümü de hatta toplum da ırkçı saldırıları ve linç kültürünü kanıksanmış bir durumda.

Haberler ırkçı dalgaya takılıyor, mesela eş zamanlı çıkan yangınlarda, Diyarbakır, Dersim, Bingöl, Urfa, Bitilis'te de ormanlar yanıyordu. Biz bu yangınları bölgede yaşayanların sosyal medya hesaplarından yapmış oldukları paylaşımlardan öğrendik. Haber merkezleri ise bu yangınları ya hiç görmedi ya da görünmeyecek duyulmayacak bir biçimde haberleştirdi. Keza Van ve Hakkâri'de de sel felaketi yaşandı, bu felakette yüzlerce hayvan öldü, insanlar evlerini kaybetti. Yani Kürtlerin yaşadığı felaketlerde de dayanışma olmuyor, basında haberleştirmiyorsa bu da ırkçılıktır ve insanlık suçudur.

Kadına karşı ırkçılığı da İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılmasıyla, kadınların can güvenliğinin ortadan kaldırılmasıyla gördük. Son günlerde Sedat Peker'in atmış olduğu twitlerden anlaşılıyor ki siyaset-çete-mafya- üçgeninde katledilen kadınların katilleri cezasız kalsın diye Sözleşmeyi geri çektiler.

Ankara Altındağ'da mültecilerin işyerleri yağmalandı.

Evet bu gidişat iyiye bir gidişat değil, ırkçılık zırhına sarılan iktidar, yaratmış olduğu siyasal-ekonomik krizi derinleştiriyor. Yokluk-yoksulluk, işsizlik-çaresizlik insanların kucağına atılmış, herkes karın doyurma derdine düşerken iktidarın beslediği çeteler elinde silah-sopa-pala, sürüler halinde sokaklarda dehşet saçıyor. Ankara'da mültecileri, Ege'de, Konya'da Kürtleri hedef alıyor.

Irkçılık öldürücü, virüslü bir ideolojidir, kin ve nefret fikridir. Toplumdaki birliği tehdit eder, düşmanlık eker, aydınlığı karartır. İnsanlık yüz yıllardır bu karanlık ideolojiyle mücadele ediyor. Avrupa çapında ırkçılıkla mücadele eden 150’den fazla sivil toplum örgütü var. Bu örgütler, Avrupa Birliği'ne üye devletlerin ırkçılığa karşı mevzuat, politika ve uygulamalarını teşvik ve takip eder.

Katliamcı, karanlık ideoloji olan ırkçılığa karşı etkin mücadele şart. Önüne geçilmedikçe Kürtler, kadınlar, mülteciler, doğa tehdit altındadır. 


Etiketler : Irkçılık, Irkçı saldırılar,


...

Nebile Irmak Çetin