Kadıneki Jineoloji,

Hakikat ve yüzleşme üzerine…


Ayşe Berktay-21 May 2023

Yüzleşilmeyen bu rıza asla sorgulanmadığı için iktidarlar toplumu her an manipüle edebiliyor, savurabiliyor. Seçimlerde bugün yaşanan açmazın, HDP ve Kürtlere sürekli mesafeli durma halinin altında da toplumun kendisiyle yüzleşmeme hali var

İki aydır içimiz dışımız seçim olduktan sonra seçimin hemen sonrasında teslim edilmesi gereken bir yazı yazmakta zorlandım. Bu da benim yüzleşmem ve aşmam gereken hakikatim.

Yüzleşme çok yönlü, çok boyutlu, önemli bir kavram. Kişisel de olabilir toplumsal da. Hem duygu ve düşünce boyutu vardır hem de eylem. Bir boyutu hatırlamayı, farkına varmayı, unutmamayı, unutturmaya karşı çıkmayı içerir. Ama ondan ibaret değildir. Tarihsel olduğu kadar, an’la ve gelecekle de ilgilidir.

Düşündüğünüzde yüzleşme kendiliğinden, bize rağmen oluvermez, iradi tutum gerektirir, bizimle birlikte bizi içererek gerçekleşir. Bir dönüşme, dönüştürme çabası içerir.

Mücadele odaklıdır. Mücadelecidir. Gerçeklerin peşine düşer. Kişinin veya toplumun kendini tanıma, bilme, hakikatini kavrama çabasını içerir.

Kendinizle ve geçmişinizle; hatalarınız, yetmezliklerinizle, yaptığınız haksızlıklarla, suçlarınızla, korkularınızla yüzleşebilirsiniz. Veya söz konusu olan bir toplum/kesimin kendi geçmişiyle, tarihiyle dolayısıyla da bugünüyle yüzleşmesi olabilir.

“Geçmişle yüzleşme”yi sadece fiziksel, somut verilerin unutulmaması/unutturulmaması çerçevesinde ele almak yeterli değil. Yüzleşme sadece geçmişle sınırlı kalabilecek, geçmişe dair arşivlerin kâğıt üzerinde düzeltilmesinden ibaret bir olay değil ama somut olayların, fiillerin inkâr edildiği ortamlarda, olanın olmuş olduğunu kabul ettirmek de bir aşama. Ne kadar zorlu olmuş olursa olsun bu aşamayı başarmış olmanın, yüzleşmenin gerçekleştirilmiş olduğunu sanmamıza yol açmaması gerek. “Geçmişle yüzleşme” kavramı çok parçalı uzmanlık alanlarına bölünmüşlük halinin sakıncalarını içinde taşıdığı için, yüzleşme daha doğru geliyor. Zira yüzleşme canlı, kendi dinamikleri olan, organik, bütünlüklü bir süreç, bir eylemler dizisi.

Bu bakımdan yüzleşme hakikat arayışçılığıdır. Olayların hakikatini, kendi hakikatimizi, ilgili taraf(lar)ın hakikat(ler)ini kavrama, anlamlandırma meselesidir. Bu yönüyle de bir arada özgür eşit yaşamanın ön koşullarından biridir.

Yüzleşmenin bir arada özgür eşit yaşamanın ön koşullarından birisi olması, üzerinde durulması ve anlamlandırılması gereken bir konu. Neden ve nasıl ön koşullardandır? Kısaca Dersim Katliamı üzerinden açıklamaya çalışacağım.

Türkiye toplumu açısından Dersim’de 1937-38’de resmi kurum kaynaklarına göre kadın, yaşlı, çocuk demeden 13.000, yerel kaynaklara göre 70.000 canın yok edildiği, köylerin yakıldığı, binlerce canın sürgün edildiği, çocuklara el koyulduğunu bilmek, söylemek Dersim Tertelesi’yle yüzleşmek midir? Değildir. Bunun kabulü bir arada özgür ve eşit yaşamanın koşullarını sağlamaz.

Bunlar Bakanlar Kurulu kararıyla yapıldı.[i] Devlet aklı bu “asileri yola getirme” yöntemini doğru ve gerekli buldu. Ve buna yaygın toplumsal rıza üretti. İsyankârlık söz konusu ise “temizlik” yapılabileceğini düşünen, asilik varsa kıyım ve imha haklıdır diyen bir akıl ve buna rıza gösteren bir toplum var.

Toplumun bunu on yıllardır doğru ve haklı görebilme haliyle, kendisiyle yüzleşmesi gerek. Dönüştürücü olacak olan, bir arada özgür ve eşit yaşamanın koşullarını sağlayacak olan Türkiye toplumunun hayata, topluma, toplumsallığa dair bu duruşla, bu damarla yüzleşmesi. Geçmişte olmuş bitmiş, ben orada yoktum demek çözüm değil çünkü bu rıza, bu akıl, kolektif hafıza bugünlere kadar uzanıyor. İşkencelere gösterilmeyen tepkinin, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine, keyfi cezalara, yakılan infazlara, ağır hastaların tahliye edilmemesine, hak hukuk tanımazlığa, cenaze ve mezarlara yapılan saldırılara gösterilmeyen tepkilerin altında – kendini çok da haklı gören – bu “isyan ettiyse her yol haktır” diyen rıza var.

Yüzleşilmeyen bu rıza asla sorgulanmadığı için iktidarlar toplumu her an manipüle edebiliyor, savurabiliyor. Seçimlerde bugün yaşanan açmazın, HDP ve Kürtlere sürekli mesafeli durma halinin altında da toplumun kendisiyle yüzleşmeme hali var. Bir yanda oylar çalındı diye haklı kıyamet koparırken öte yanda sandık güvenliği konusunda bile HDP ile iş birliği yapmaktan kaçınanlara baskı yapmayan toplumsal “muhalefet” tam da bu yüzleşmemenin, bu rızanın ürünü. Ve bütün bunlar bir arada özgür ve eşit yaşama engel.

Kadın mücadelesi açısından da çok önemli bir kavram ve eylem yüzleşme/yüzleştirme. Bizler ezilmişliğimizin, egemen erkekliğin, en yakınımızdaki ailemizin ve daha geniş toplumun bizimle kurduğu iktidar ilişkisinin farkına varırken kendimizle, nasıl bir hayat yaşadığımızla yüzleşiriz. Hem o farkındalık anına kadar nelere razı olduğumuzla, neleri içselleştirdiğimizle yüzleşir, hem de çevremizi kuşatan egemen erkekliğe itiraz ederken onu kendisiyle yüzleştiririz.

Kendimizi, gerçekliğimizi bu süreçlerde daha yakından tanır, kendi olmak için doğrulan ve henüz doğrulmamış kadınlarla yoldaşlık ve dayanışma bağlarını böyle kurarız.

Erkek egemenliğin, iktidarın kodları toplumun tüm hücrelerine işlemiştir. Bulunduğumuz her alanda kendimiz olma mücadelesinde en yakınımızdakiler de dahil herkesi kendi hakikatleriyle, içlerindeki hegemonik erkeklikle yüzleştirmek durumunda kalırız. Yaptıklarının ne anlama geldiğini ve patriyarkayla kopuşma çabasına girmezlerse, daha ne korkunçluklar yapma potansiyeline sahip olduklarını önlerine koyarız.

Mücadelemizin bir boyutu toplumu örneğin her ay onlarca kadının erkekler tarafından öldürülmekte olduğu gerçeğiyle yüzleştirmekse, bir diğer boyutu bu cinayetlerin münferit olaylar olmadığı sistemsel bir durum olduğu gerçeğiyle yüzleştirmektir. Cinayetlerin yaygınlığının farkına varılması önemlidir ama işin can alıcı noktası ailede, okulda, işyerinde, sokakta, hastanede, otobüste, siyasette her yerde kadınları nesneleştiren bu iktidar, hegemonya ilişkisine rıza gösteren herkesin bu rızayı gösterirken, duruşlarıyla bu cinayetlerin sürmesini hep birlikte sağladıkları gerçeğiyle yüzleşmelerini sağlamaktır.

İki aydır içimiz dışımız seçim olduktan sonra seçimin hemen sonrasında teslim edilmesi gereken bir yazı yazmakta zorlandım bu da benim aşmam gereken hakikatim demiştim en başta.

Seçime dair bir çift sözle bitireyim bu yazıyı. Kadınlar olarak kadın özgürlüğüne, sözüne, kararına düşman, kadını kamusal alandan dışlamak isteyen, yerinin evi ve görevinin erkeğe hizmet olduğunu savunan, nesneleştiren kadın düşmanlarının çoğunlukta olduğu bir meclisle karşı karşıyayız. Bu gerçeklikle hızla yüzleşmeli, diktatörlüğe ikinci turda dur demek için kadınlar olarak çok güçlü ve çok sesli bir çaba içine girmeliyiz. Ayrıca daha sonraki süreci nasıl karşılayacağımıza dair hep birlikte kapsamlı bir tartışma yürütme ihtiyacı içinde olduğumuz da bir gerçek.

Farklılıklarımızla ortak mücadele yürütmeyi bilen, kendimizi ve memleketi tanıyan, gerçeğin peşine düşen ve gerçeklerle yüzleşmekten kaçınmayan kadınlarız hepimiz. Birlikte başaracağız.

 

[i] https://m.bianet.org/system/uploads/1/files/attachments/000/000/009/original/4_may_s_karar_.doc


Etiketler : Kadın Mücadelesi, seçim 2023, Seçim, kadınların seçimi, ikinci tur, 28 Mayıs 2023, seçimin ikinci turu,


...

Ayşe Berktay