Kadıneki Yazı,

Depremden etkilenen kentlerde kadın yoksulluğu derinleşiyor


Bahar Gök - Kadınİşçi-28 Nis 2024

Yaşamın günlük rutinini sağlamak için kadınlar bu imkanları nasıl sağlıyor? Derin bir yoksunluk ve yoksulluğun içerisine hapsedildikleri için en başta kendilerinden vazgeçiyorlar. Artan eviçi bakım emeği ve daha da güvencesizleşen, daha da ucuzlaşan kadın emeği, kadın yoksulluğuyla görünür olmaya başlıyor bizim açımızdan.

Asrın felaketi 6 Şubat depreminden sonra milyonlarca insan, günlük yaşamını asgari oranda sürdürebilmek için bile insanüstü çaba sarf ederek yaşıyor. Evlerin oturulamaz hale geldiği, işyerleri ve dükkanların yıkıldığı, bazı bölgelerde sanayi üretiminin neredeyse sonlandığı kentlerde insanların gelir elde edebileceği imkanlar oldukça azaldı. Kuralsız yıkımlarla, tüm canlıların hayatını riske atan enkaz kaldırma çalışmalarıyla toprağın, suyun ve havanın kirlenmesi sonucu tarımsal üretim de ciddi oranda etkilendi. Başta Hatay olmak üzere, üreticilerin tarla ve bahçelerindeki ürünleri elinde kaldı, tüccarlar tarafından yok pahasına yağmalandı. Rant ve depremin ardından kalanlar ise yeni yeni rant alanları yarattı. Güvenli barınma alanlarının hala yeterli şekilde yaratılmamış olması nedeniyle yereldeki çok sayıda kamu çalışanı istifa etti ya da tayinini istedi, bu nedenle başta sağlık alanı olmak üzere eğitim alanı ve idari birimlerde çalışan personel sayısı da azaldı.

Boş kalan kadrolara Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İŞKUR ve TYP işbirliğinde hayata geçirilen istihdam programı ile binlerce insan -ağırlıklı olarak kadınlar- dönemsel olarak, asgari ücretle ve tüm sosyal haklardan mahrum şekilde yerleştirildi. Deprem bölgelerine özel olarak geçtiğimiz yıl yapılan uzatmalarla 15 aya çıkarılan bu çalışma biçimi, 2024 Ağustos ayında sonlanacak. Yeniden uzatılıp uzatılmayacağına ya da nasıl devam edeceğine dair henüz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan bir açıklama yapılmadı.

Kamusal alanda güvencesizliğin kalıcı hale getirilmeye çalışıldığı bu programlarla, düzenli asgari ücret alabilen bir kesim kadın şu an ayrıcalıklı olarak görünebilir. Ancak Ağustos ayı sonrası için ne olacağının bilinmediği bu süreç, kadınların günlük yaşamlarına sirayet eden tedirginlik hali yaratıyor doğal olarak.

TYP ile çalışılabilen alanlar dışında ise güvenceli istihdam alanları oluşturulmuş değil ve devletin bu konuda bir adım atacağına dair herhangi bir emare şimdilik görünmüyor. Var olan güvencesiz ve kayıtdışı çalışmanın devamlılığını esasa koyan süreç devam ediyor.

Hatay ve Maraş’ta depremin hemen ardından erkeklerin ağırlıklı olarak yurtdışına çalışmaya gitmesiyle geride kalan kadınlar ve çocuklar, ailenin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Yaşamın günlük rutinini sağlamak için kadınlar bu imkanları nasıl sağlıyor? Derin bir yoksunluk ve yoksulluğun içerisine hapsedildikleri için en başta kendilerinden vazgeçiyorlar. Artan eviçi bakım emeği ve daha da güvencesizleşen, daha da ucuzlaşan kadın emeği, kadın yoksulluğuyla görünür olmaya başlıyor bizim açımızdan.

Özgür Genç ile birlikte Aralık 2023’te tamamladığımız “Depremden Etkilenen Kentlerde Kadınların Ücretli Ücretsiz Emeği” raporumuzun tamamlanmasını sağlayan kadınların anlatımlarından da yola çıkarak yaptığımız gözlemleri deprem bölgelerindeki kadınların yoksulluğuna dikkat çekmeye çalışarak aktaralım.

6 Şubat depreminin etkilediği 11 ilin geneline baktığımızda, depremden önce de kadınların, ücretli emek piyasasında kayıtdışı ve asgari ücretin altında çalışması norma dönüştürülmüş. Ağırlıklı olarak parça başı, gündelik/yevmiye usulü işlerde, tarım işçiliğinde, ev temizlik işlerinde; güvencesiz, sosyal haklardan ve sendikalarda örgütlenme hakkından mahrum biçimde çalışıyorlar. Geçici ya da sürekli tarım işçiliği, mevsimlik tarım işçiliğinin ötesinde istihdama dahil edilmeyen kadınlar, depremden sonra bu kısıtlı olanaklara dahi erişmekte zorluk yaşadılar.

Fabrika işçisi olan ve güvenceli çalışan kadınlar, depremden sonra kreşlerin kapanmasıyla çocuklarını bırakamayarak ücretli çalışma yaşamından çekilmek zorunda kaldılar. İşlerinden ayrılmak zorunda kalan kadınların bazıları, merkezlerin yıkılmasıyla yıkımın görece daha az olduğu köylere yerleşmek ve işyerleri servis imkânı sağlamadığı için de işlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını anlatıyorlar. Patronlar da bu durumu fırsata çevirerek kadınları ücretsiz izne çıkarıp ekonomik olarak baskıladı ve istifaya zorladı. Kıdem ve ihbar tazminatını bırakıp istifa etmek zorunda kalan kadınlar işe iade davası açabilmek için dava dosya masrafını karşılayamadıklarından kaynaklı iş mahkemelerine başvuramadılar. Kimi kadınlar ise şiddet gördüğü için boşandıkları erkeklerle yeniden evlenerek evlilik yoluyla kıdem tazminatını aldı. Bu durum da kadınları hem şiddete daha açık hem de bağımlılık ilişkisini kopardıkları erkeklere yeniden bağımlı hale getirdi.

Tarım işçisi kadınlar için ulaşımın zor ve yetersiz olması nedeniyle yevmiyeli de olsa çalışmak oldukça güçleşti. Çocuk, hasta, yaşlı bakımı evsizlik haliyle daha da zorlaştığı için çadır veya konteyner alanına yakın yerlerde uzun saatler ve düşük ücretlerle çalışmaya zorunlu kaldılar. Günlük en fazla 400-500 TL alabildikleri yevmiye işlerine gitmeye başladılar. Yevmiye işlerinde yemek verilmediği için sabah ve öğle yemeğini evden hazırladıkları kumanyalarla çözmeye çalışıyorlar.

Ailedeki en büyük erkeğin üzerine tapusu olan tarım arazilerinde çalışan kadınların emeği ise herhangi bir ücretle karşılık bulmamış şimdiye kadar. Ailenin geliri olarak hanenin ihtiyaçları için kullanılmış/kullanılıyor. Düşük de olsa önceden geliri olan kadınlar kendi ihtiyaçları için kenara köşeye atabildikleri birkaç kuruştan artık yoksun durumdalar. Hayat pahalılığının derin bir yoksullukla sınandığı deprem bölgelerinde dışarıdan yemek yemenin lükse dönüştüğünü anlatan bir kadının anlatımı durumu özetleyecektir sanıyorum. Uzun zaman sonra ilk defa aldığı bir tavuk dürümü iki çocuğuna pay ederek yedirdiğini çaresizlik içerisinde anlatırken özellikle Hatay’da birçok kadının içerisinde bulunduğu durumu betimlemişti.

Yalnızca bu durum değil, bahsi geçen kadının yaşantısına baktığımızda dahi kadın yoksulluğu konusunda bu bölgelerde nasıl bir tablo olduğunu ve depremin bu tabloyu nasıl etkilediğini görmek mümkün: Depremden önce geniş bir mandalina bahçesi içerisinde yer alan 3 katlı evin her bir katında eşinin kardeşlerinden biri oturuyormuş. Arsa tarım arazisi olarak göründüğü için tek bir tapu var o da kayınbaba adına. Depremde ağır hasarlı olduğu için yıkılan binaya dair deprem sonrası yapılan yardımlardan yalnızca bir ödeme çıkıyor ve kayınbaba hesabına yatıyor. Zaten yıllarca ücretsiz olarak çalıştığı mandalina bahçesindeki ürünler satılamadığı için o gelir de ellerinden gidiyor. Eşi yurtdışında çalışan kadının depremden önce de kuaföre gitmek, kıyafet almak, gezmeye gitmek, çok kısıtlı olan sosyal yaşamı kayınbabanın inisiyatifinde. Eşinin yurtdışından gönderdiği para yatırım amaçlı kullanılıyor. Depremde yatırımlık araziler artık kullanılamaz hale gelince tüm gelirler sıfırlanıyor. Şu anda mandalina bahçesi içerisinde kurdukları çadırda yaşamını sürdürmeye çalışan kadının hikayesi, özellikle Hatay’da bu durumu yaşayan binlerce kadının hikayesi aslında.

Raporu hazırladığımız dönemde ve hâlâ görüştüğümüz kadınların tamamı koşulların kendileri açısından değişmediğini ve gün geçtikçe daha da katlanılamaz boyuta çıktığını anlatıyor. Kurdukları çadır ya da konteynırlara yakın restoranlarda 16 saate varan çalışmalarda 9-10 bin TL arası ücretlerle haftanın her günü çalışmak zorunda kaldıklarını dile getiriyorlar. Sigortasız, güvencesiz, güvenliksiz ortamlarda çalışırken aldıkları ücretler ise çocukların servis ve kırtasiye masraflarına, yemek ücretine ve diğer ihtiyaçlarına harcanıyor. “Kendime kıyafet alamıyorum, gelen yardımlardaki kıyafetlerle ayakkabılarla idare ediyorum” diyen kadınlar yarınlara dair de gün geçtikçe daha umutsuz yaklaşıyor doğal olarak.,

Kendi deprem travmalarını ailenin huzurunu ‘korumak’ adına da atamayan kadınlar derin bir yoksullukla boğuşuyor. Hatta hiçbir geliri olmadığı için yalnızca kira yardımını alabilmek için çadırda kalmaya devam eden kadınların sayısı belli değil. Ama oldukça yüksek olduğu Hatay sokaklarında gezinildiğinde hemen göze çarpıyor. Güvenli bir alanda, sağlıklı koşullarda insanca yaşama hakkından feragat etmek zorunda bırakılan kadınlar, şiddetin her biçimine açık halde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.


Etiketler : Kadın Mücadelesi, Kadın yoksulluğu, depremde kadın,


...

Bahar Gök - Kadınİşçi